Altan Tan kitabında (Kürt Sorunu, 2009) babasını şöyle tanıtıyordu: "Hayatı boyunca CHP'ye muhalefet etti, Demokrat Parti'yi ise renksiz ve CHP'nin güler yüzlüsü diye niteleyerek eleştirdi. Milli Selamet Partisi kuruluncaya kadar hiçbir siyasi partiye yakınlık duymadı. Edebiyata ve özellikle şiire tutkuluydu. Cesaret ile kibarlığı aynı anda kişiliğinde birleştirebilen ender kişilerdendi.
Koğuş arkadaşı Selim Dindar'ın tanıklığı ise şöyle: "Altan Tan'ın babası Bedii Tan'ı da bir gardiyan işkenceyle öldürdü. O, yüzünde devamlı tebessüm olan biriydi. Yaşlı olmasına rağmen, işkence yapıldığı zaman bağırmıyor, yalvarmıyor, işkence yapanların gözlerinin içine bakıp tebessüm ediyordu. Bu tavrı onları çok kızdırdı. Çok dayak yedi ve yatağa düştü."
O kitapta sadece bunlar yazmıyordu:
Kürtlerin %90'ının Sünni ve dindar olduğunu, 19. Yüzyıldaki Kürt direniş hareketlerinin ulusal yanının ya çok zayıf olduğu veya hiç olmadığını,
Sultan Abdülhamid'in Kürtler arasındaki adının 'Bavu00ea Kurdan' yani 'Kürtlerin Babası' olarak anıldığını,
Kürt olmanın problem olmaya başladığı tarihin İttihat ve Terakki yılları olduğunu, Tek parti dönemi Cumhuriyet Halk Partisi döneminin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'un 17 Eylül1930'da Adalet Bakanı sıfatıyla Ödemiş'te yaptığı konuşmada: "Benim fikrim ve kanaatim şudur ki; dost da düşman da bilsin ki, bu memleketin efendisi Türk'tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsin." dediğini,
27 Kasım 1978 tarihinde Abdullah Öcalan'ın liderliğinde kurulan PKK'nın özünde Marksist-Leninist bir anlayışla sahip olup, bağımsız birleşik Kürdistan hedefiyle ortaya çıktığını,
PKK'nın'Kürt Siyaseti'nde bölgede tek isim olmak amacıyla kendi dışındaki örgütleri silah zoruyla tasfiye etmenin ilk icraatı olduğunu,
Öcalan'ın 1988 basımı Sosyalizm Ansiklopedisi'nde 'devrimci şiddet'i ısrarla savunduğunu,
PKK'nın kuruluşundaki lider kadroların çoğunun Kürt kültürüne oldukça yabancı olup, birçoğu meramını düzgün ifade edebilme anlamında Kürtçe bilmediğini, kuruluşundan bu yana otuz yıllık bir dönem geçmiş olmasına rağmen PKK'nın kendi arasındaki eğitim ve yazışma dili Türkçe olduğunu,
PKK'nın üzerinde siyaset yaptığı ana kitlenin geleneksel alt dokusu büyük bir çoğunluğuyla Sünni, Nakşibendu00ee ve Şafii olup, PKK'nın özellikle Avrupa'daki yönetici kadrolarının önemli bir kesiminin Alevi Kürtlerden oluştuğunu,
Kürtler üzerinde etkili olmuş ve Kürtlerin ciddi bir destek verdikleri hareketlerden birinin de Necmettin Erbakan liderliğindeki Milli Görüş Hareketi olduğunu,
1990'lardan itibaren içeride ve dışarıda uzantıları olan bir gizli el, İslamcı Kürtleri ve İslam'ı Kürt coğrafyasından tasfiye operasyonuna başladığını,
PKK eliyle 'Kürt Modernleşmesi'nin gerçekleştirilmesi ve seküler hayat tarzının yerleştirilmesi' projesinin uzun vadeli ve ciddi bir planlama olduğunu,
Önemli oranda DTP'linin Derin Devlet'e 'Kürtleri dövmeyin, gelin hep birlikte dindarları dövelim' dediğini,
DTP Iğdır milletvekili Pervin Buldan ile Van milletvekili Özdal Üçer'in "Bizim laiklik anlayışımızla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin laiklik anlayışı aynıdır.Türkiye için en büyük tehlike, Ilımlı İslam projesidir" dediğini,
Kürt sorunun çözümünde önemli bir nirengi noktası olarak gördüğüSaid Nursi'nin Kürt-Türk kardeşliğini savunduğunu, Dinsizlik ve Frenklik illetine kapılmakla suçladığı'Kürt unsurundan addedilen mahdut (sınırlı-az sayıda) dinsiz veya mezhepsiz' Kürt ulusalcılarına şiddetle karşı çıktığını,
2008 yılı itibariyle Kürtlerin nüfusunun yaklaşık otuz milyon civarında olduğuu2026
Sonra, Sonra Altan Tan ışığı (!) gördüu2026
Kürtlerin nüfusu üç yılda on milyon artarak kırk milyonu aştı. (Taraf Gazetesi, 'Adressiz Kurşun Katildir', 2011)
2011 Seçimleri öncesinde 'Karşıt Görüş' programında milletvekili listeleri ve TOKİ ihalelerinde Kürtlerin yeterinde yer bulamadığı kanaatinden hareketle; "Kürtler artık kardeşlik istemiyor, ortaklık istiyor" söylemi Kürt Sorununa hangi gözle bakmaya başladığını gösteriyordu.
2015 seçimlerinde HDP'ye en büyük destek CNN'den gelmişti. CNN Gezi'de aktifti ve üst aklın sesiydi. O üst akıl İttihat Terakki marifetiyle Kürtlerin Babası Abdülhamid'i tahttan indirmişti. Bu Millet, Kürdüyle ve Türküyle, İttihat Terakki çizgisinden çok ama çok çekmişti. Dün, 'Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır' diyenler, bugün HDP'nin en büyük destekçileriydi.
Neden HDP saflarında siyaset yaptığı sorulduğunda: Refah geleneği içinde kimliğini savunamadığını, dışlandığını, kendi evinden kovulduğunu söylüyordu. Fakat Altan Tan'a sorulan neden Ak Parti içinde siyaset yapmadığı değildi.
CNN Türk'te Ahmet Hakan'a "hendek siyasetine karşı" olduğunu söylüyor ve "güçlerinin PKK'ya yetmediğini" ekliyordu. Fakat programın son kısmında söyledikleri daha ilginç idi: "Dünya karar verdi. Sykes-Pıcot Antlaşması yırtıldı. Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğü diye bir şey yok. Yeni bir Ortadoğu kuruluyor. Kürtlerin Irak ve Suriye'de mutlaka bir devletleri olacak. Dünya ve Kürt halkı buna karar verdi."
Altan Tan'ın ifade ettiği: "PKK eliyle 'Kürt Modernleşmesi'nin gerçekleştirilmesi ve seküler hayat tarzının yerleştirilmesi' projesinin uzun vadeli ve ciddi bir planlama" Irak'ta ve Suriye'de sosyalizm sentezli Arap milliyetçiliğiu00adne dayalı Baas tecrübesi ile kısmen gerçekleştirildi. Müfit Yüksel "İslamsız Kürdistan Hayali ve Ortadoğu" isimli son kitabında şu tespitlerde bulunuyor: "Batı destekli büyük bir Kürdistan, ikinci İsrail olmaktan başka bir şey olmayacak.Hatta Büyük İsrail olacak. Çözüm süreci bu projeye su taşıdı. Kürtlerin dindar tabau00adnını PKK'ya itmeye yönelik bir proje işliyor. 2011'de Altan Tanın HDP'ye gitmesiyle başlayan bir kırılma oldu. Daha önu00adce de belli bir eğilim vardı ama bu eğilim daha da hızlandı."
Irak'ta, Suriye'de, Mısır'da Filistin'de, Çeçenistan'da ve daha dünyanın pek çok bölgesinde akan Müslüman kanının müsebbibi olan Yeryüzü Müstekbirleri, ne hikmetse laik ve seküler Kürtler için seferberler. Müslümanlara tahammülü olmadığını her fırsatta ispat eden PKK-PYD çizgisi Ortadoğu'da kurulacak olan İkinci İsrail'in patronu olma hayallerine kapılmış görünmekteler. Tek tipçi, Jakoben İttihat Terakki çizgisinin kendisinden başkasına tahammülü olmamıştır. Altan Tan'ın mensubu olduğu HDP, bu çizginin Kürt versiyonundan başka bir şey değildir. Altan Tan'ın PKK Terör Örgütü'nün liderlerinden Murat Karayılan'ın Almanya'da yayımlanan 'Bir Savaşın Anatomisi' isimli kitabında PKK'nın dine ve dindar Kürtlere bakışını anlatırken, ağır hakaretlerde bulunmayı tercih ettiğini hatırlamasında fayda vardır.
2. Abdülhamit'le karşı olan İslamcıların tarihi biraz da pişmanlıklar tarihidir. Altan Tan'ın kendisine örnek aldığı B. Said Nursi bu kasırgadan kendini kurtaramamış, Yeni Said geçmişi ile hesaplaşmanın neticesinde ortaya çıkmıştır. Mehmet Akif Mısır'da sehiv secdesiz namaz kılamadığından yakınmaktadır. Kendinde değildir ve olanları sindirememektedir. Hamdi Yazır kendini evine kapatmıştır.
İslamcı Kürtlerden bir kısmının Ulus Devlet hayaline kapıldığını gizlemenin kimseye bir faydası yoktur. Bir kısmı "Kürdün, Kürtten başka dostu yoktur" çizgisinde, diğer bir kısmı da Suriye'de işlenen onca zulme rağmen halen "İran Sevdalısı." Yeryüzü Müstekbirleri işlerini bitirdiğinde ilk tasviye edecekleri ekip İslamcılar olacaktır. Fakat çok daha önemlisini hatırlatmak durumundayız: "Ateş Çukuru"nun kenarında geziniyorlaru2026
Anadolu ise yine ayakta. Başta MEMUR-SEN ve İHH olmak üzere "Merhamet Tırları" vasıtasıyla Bayırbucak ve Güneydoğu'daki kardeşlerine yardım ulaştırmanın derdinde.
Onlar:
Her zaman öncü..
Her zaman öndeu2026
oldular.