Hükümet, son olarak İtalya’dan sığınmacı kabulünü öngören programı durdururken Polonya ve Çek Cumhuriyeti sınırında geçici kontrollere başladı.
Hazırlanan yeni bir yasa taslağı ise iltica başvurusu reddedilen sığınmacıların, hızlı şekilde ülkelerine geri gönderilmesini öngörüyor.
İnsan hakları aktivisti Sonkeng Tegouffo, Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser'in tüm bu tartışmalı planları gelecek haftaki eyalet seçimleri öncesinde attığını belirterek, buna tepki gösterdi.
"İçişleri Bakanı, sınır dışı mevzuatını daha da sertleştirmeyi önerdi. Bu da kamuoyunu yönlendirmek için yapılıyor. Sanki göç konusu, Almanya’nın en önemli sorunuymuş gibi gösterilmek isteniyor." ifadesini kullanan Tegouffo, siyasetçilerin göç konusunu bir seçim malzemesi olarak kullanmaya çalıştıklarını söyledi.
Tegouffo, hükümetin göç konusunda daha sert bir tutum takınmayı amaçlayan yeni sınır dışı kurallarına ilişkin taslağının, ağır insan hakları ihlallerine yol açacağı konusunda da uyardı.
Aktivist Tegouffo, "Polis, mülteciyi yakalayabilecek, telefonununa el koyabilecek, tüm bilgilerini toplayabilecek ve bunu Almanya gibi, kişisel verilerle ilgili yasalarının çok önemli olduğu bir ülkede yapabilecek. Eğer bir göçmenseniz, sizin hiçbir hakkınız yok. İşte bu mantalite, göç konusuna ırkçı bir yaklaşımı ortaya koyuyor." diye konuştu.
Mültecilerin çoğunun, ülkelerindeki savaş ve zulümden kaçtıklarını vurgulayan Tegouffo, buraya gelenlerin Almanya toplumunun bir parçası olmak ve ülkenin refahına katkıda bulunmak istediklerini dile getirdi.
Tegouffo, ırkçılık sorunu ve göç konusunun politikacılar tarafından seçim malzemesi haline getirilmesinin, başarılı bir entegrasyonun önündeki en büyük engel olduğuna dikkati çekerek, "Bir tarafta göçmenlere karşı ırkçı bir bakış açısına sahip olan politikacılar var. Diğer tarafta ise çalışacak insanlara ihtiyaç duyan bir ekonomi var. Bu ikisi birbiriyle uyumlu değil. Biz de diyoruz ki, 'Göçmenleri seçim meseleleri için malzeme yapmayı bırakmalısınız." değerlendirmesinde bulundu.
"Herkes, nerede olursa olsun özgür olmalıdır"Almanya'ya 8 yıl önce mülteci olarak gelen Abdulkadir Issaka, ülkedeki mevcut siyasi tartışmalardan üzüntü duyduğunu belirterek, ülkelerindeki savaşlardan ve baskılardan kaçmak zorunda kalan mültecilere kapıların kapatılmak istenmesine tepki gösterdi.
"Benim için hiç kimse yasa dışı değildir." diyen Issaka, şunları söyledi:
"Herkes, nerede olursa olsun özgür olmalıdır. Almanya'nın (İtalya'dan) göçmen kabulünü durdurduğunu duydum. Bunun insan haklarına aykırı bir şey olduğunu düşünüyorum. Almanya, büyük bir insan hakları ülkesidir. İnsan haklarını savunan bir ülke olarak bunun olmaması gerekiyor. Almanya, nereden geldiğinize ya da kim olduğunuza bakmaksızın herkese kucak açmalıdır. Bir insan olarak kabul edilmelisiniz."
Politikacılar "ikiyüzlülük" ile eleştiriliyorAlmanya’ya siyasi mülteci olarak gelen ve halen Berlin'de mültecilere destek veren "Herkes İçin Oturum Hakkı" inisiyatifinde faaliyet gösteren Kangni Coco Locoh, Alman hükümetinin son yaklaşımının ve iltica başvuruları reddedilenleri hızlıca ülkeden sınır dışı etmeye çabalamasının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Alman hükümetinin, uluslararası yasal yükümlülüklerine uygun hareket etmesi ve BM Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ne saygı göstermesi gerektiğini vurgulayan Locoh, şöyle devam etti:
"Yapılmakta olan ikiyüzlülüktür. Benim için bu, ikiyüzlülüktür çünkü bir şeyi savunduğunuz zaman sonuna kadar savunmak zorundasınız. 'Şimdi biz bunu sevmiyoruz, şunu yapmayacağız, bunu yapmayacağız' diyemezsiniz. Sözleşmeyi ve bu anlaşmaları imzalamadan önce bunu savunmak zorunda olduklarını bilmeleri gerekir, bu yüzden bunun ikiyüzlülük olduğunu söylüyorum."
Locoh, Almanya'da sığınmacıların iltica başvurularının işleme konulması için uzun yıllar beklediğini hatırlatarak, birçoğunun da ülkelerine geri gönderilme endişesi taşıdığını, gönderildiklerinde siyasi ve yasal sonuçlarla karşı karşıyla kalabileceklerini, can güvenliklerinin tehlikeye girebileceğini anlattı.
10 hatta 20 yıldır Almanya'da iltica başvurularının sonuçlanmasını bekleyen sığınmacılar bulunduğunu, bunların ağır şartlar altında yaşam mücadelesi verdiğini, çoğu sığınmacının çalışma izni olmadığını söyleyen Locoh, "Bu insanlar, nasıl hayatta kalabilir? Bir insan olarak birbirimize yardım etmeye çalışmalıyız. Ben insanları bu durumdayken sınır dışı etmeye çalışmanın bir suç olduğunu düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Almanya ve İtalya arasındaki gerilimAvrupa'nın en büyük ekonomisi olan Almanya, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine gelen düzensiz göçmenler ve sığınmacılar için en önemli varış noktası olmaya devam ediyor.
Berlin yönetimi, iki ülke arasında son dönemde yaşanan siyasi gerilim ve anlaşmazlıklar nedeniyle İtalya'dan gönüllü mülteci alımını geçici olarak durdurdu.
AB'nin Dublin Anlaşması'na göre, sığınmacıların girdiği ilk Avrupa ülkesinde "mülteci" statüsü için başvuruda bulunmaları gerekiyor.
Mültecilerin çoğu, İtalya ya da Yunanistan üzerinden Avrupa'ya giriş yaparken, birçoğu da daha fazla imkana sahip olduğu Almanya'ya gidiyor.
Bu yılın ocak-ağustos döneminde yaklaşık 205 bin göçmen, Almanya'ya iltica başvurusunda bulundu. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 77'lik bir artış anlamına geliyor.