Estonya'nın başkenti Tallinn'de, Estonya Başbakanı Kaja Kallas, Letonya Başbakanı Krisjanis Karins ve Litvanya Başbakanı Ingrida Simonyte ile bir araya gelen Scholz, Baltık ülkelerinin liderleriyle basın toplantısı düzenledi.
Scholz, Baltık ülkeleri ve Almanya'nın Avrupa Birliği (AB) ve NATO içinde birlikte çalıştıklarını vurgulayarak ilişkilerin yakın işbirliği ve güven temelinde sürdüğünü ifade etti.
NATO'nun doğu kanadında yer alan Baltık ülkelerindeki güvenlik durumunun hassasiyetini koruduğunun altını çizen Scholz, bu nedenle Almanya ve diğer müttefiklerin geçen yıl güvenlik durumlarını iyileştirmek amacıyla Baltık ülkelerine birlik gönderme kararı aldıklarını anımsattı.
Scholz, NATO'nun bir savunma ittifakı olduğunu belirterek "NATO'da kimse kimseye karşı değildir. Üyeleri askeri bir saldırı durumunda karşılıklı yardımlaşma taahhüdünde bulunurlar. Bizim görevimiz de budur. Burada bir kez daha açık olmak gerekirse, NATO topraklarının her karışını saldırılara karşı savunmaya hazırız. Bir bütün olarak NATO'nun ve dolayısıyla Avrupa'nın güvenliğini artırıyoruz ve mesele de bu." diye konuştu.
Ek Alman birliklerinin Litvanya'yı desteklemek için konuşlandırılacağını vurgulayan Scholz, şöyle devam etti:
"Donanmamız Baltık Denizi'ndeki varlığını artırdı ve NATO Mukabele Gücü bünyesinde yaklaşık 17 bin asker acil durumlarda müttefiklerimizi desteklemek üzere hazır bekliyor. Tüm bunlar NATO ve AB'nin, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığına kararlı ve iyi koordine edilmiş bir şekilde hızlı bir şekilde karşılık verdiğini göstermektedir. Rusya Devlet Başkanı yanlış hesap yaptı, Avrupa'yı bölmek istedi ama birliğimizi arttırdı, NATO'yu zayıflatmak istedi ve tam tersini elde etti. Ukrayna 15 ayı aşkın bir süredir Rus saldırganlığına karşı kendisini cesurca savunmaktadır. Bu mücadelede Ukrayna'nın elimizden geldiğince insani, siyasi, mali olarak ve silah desteğiyle yanındayız. Bu dayanışma kesintisiz devam etmektedir. Ayrıca Rusya'ya yönelik yaptırımların baskısını arttıracağız ve boşlukları önlemek için daha fazla adım atacağız. Ukrayna ile omuz omuza durmaya devam ediyoruz. Ukrayna'yı ne kadar sürerse sürsün destekleyeceğiz. Rusya bu savaşın anlamsız olduğunu kabul etmelidir ve askerlerini geri çekmek zorundadır. Aksi takdirde barış olamaz."
Scholz, Almanya'nın Ukrayna'ya yardımlarının değerinin 17 milyar avroya ulaştığını belirterek 2,7 milyar dolarlık yeni desteğin de duyurulduğunu kaydetti.
Rusya ile Ukrayna arasında barış sağlanıp sağlanmayacağının sorulması üzerine ise Scholz, "Rusya askerlerini geri çekmek zorundadır, bu barışın temelidir." şeklinde yanıt verdi.
Scholz, Başbakanlık konvoyuna dahil olmayı başaran bir kişinin, uçağa biniş alanına kadar gitmesi ve kendisine sarılmasına ilişkin sorulan "Güvenlik zafiyeti var mı?" sorusunu ise, "Polis mükemmel bir iş çıkarıyor ve emin ellerde olduğumu hissediyorum." diye cevapladı.
Baltık ülkelerinin liderlerinden Ukrayna'ya güçlü destek mesajıEstonya Başbakanı Kallas, özgürlüğün uğruna savaşılması gereken bir şey olduğunu, Ukrayna'nın özgürlüğü için savaştığını belirterek, Rusya'nın Ukrayna topraklarından çıkması gerektiğini ifade etti.
Rusya'nın kendi topraklarına dönmesi gerektiğini vurgulayan Kallas, "Zafer, saldırganlığın yenilgiyle sonuçlanmasını sağlamak demektir. Zafer, Rusya'nın komşularına karşı şiddet ve saldırganlık döngüsünün sona ermesi demektir. Ne kadar hızlı şekilde hedeflerine ulaşamayacağını anlarsa, savaş o kadar çabuk sona erer. Bizim gücümüz birliğimizdir. Ancak bu birliği bozmak Kremlin'in kazanma stratejisidir. Onların yanıldığını kanıtlayacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Kallas, cezalandırılmayan suçların yenilerine ilham kaynağı olacağını belirterek "Rusya hiçbir zaman yaptıklarından sorumlu tutulmadı. Bugünün Rus liderleri, geçmişteki liderlerinin Avrupa'da barış için işledikleri zulümler için hiçbir zaman adaletle yüzleşmek zorunda kalmadıklarını tarihten gördüler." ifadelerini kullandı.
Ukrayna'nın varoluş mücadelesinin aynı zamanda Avrupa'da özgürlük ve haysiyet mücadelesi olduğunu ifade eden Kallas, "Rusya'nın saldırganlığının kaçınılmaz olarak kendi toplumlarımıza bir maliyeti var. Gelecekteki herhangi bir saldırganlığın caydırılacağından ve derhal geri püskürtüleceğinden emin olmalıyız. Her şeyden önce NATO'nun yeni bölgesel savunma planlarına ihtiyacımız var. Bunların gerekli kuvvetlerle desteklenmesine ihtiyacımız var. Savunma harcamalarının ve yatırımlarının artırılması tüm müttefiklerin ortak taahhüdü haline gelmelidir. Ayrıca Avrupa savunma sanayisini güçlendirmek için yollar ve para bulmamız gerekiyor." diye konuştu.
Letonya Başbakanı Karins de Rusya'nın bir yılı aşkın süredir, "tamamen haksız ve acımasız" bir şekilde Ukrayna'ya saldırdığını ifade etti.
Ukrayna'nın hiçbir zaman sınırlarının dışına çıkma niyetinde olmadığını ve hiçbir komşusunu rahatsız etmediğini belirten Karins, şunları kaydetti:
"Rusya, Ukrayna'yı yok etmeye çalışıyor. Bir hastanenin bombalanması bir kez daha insan haklarının ihlalidir. Rusya topraklarına dönmelidir. Buna karşı bağışıklık kazanamayız. (Vladimir) Putin, bizi daha güçlü hale getirerek birlik olmamızı sağladı. AB'yi birbirine yakınlaştırdı ve NATO'ya yeni bir soluk kazandırdı. Bugün olduğumuzdan daha da güçlü olmak bizim sorumluluğumuzdur. Kendimizi daha güçlü kılmak için her şeyi yapıyoruz ama tek başına güçlü olmak yeterli değil. NATO'daki herkesin bunu yapması önemlidir. Bizim için önemli olan, ülkelerini özgürleştirene ve Rus saldırganlığı sona erene kadar Ukrayna'yı destekleme konusunda AB ve NATO olarak yüzde 100 kararlılığımızı sürdürmektir."
Litvanya Başbakanı Simonyte de Baltık devletleri ve Almanya arasındaki koordinasyonun her zaman önemli olduğunun altını çizdi.
Ukrayna'ya yapılan her yardımın savunulan değerlere, özgürlüğe, barışa ve Avrupa güvenliğine yapıldığına dikkati çeken Simonyte, "Ukrayna kendi özgürlüğünü savunarak aynı zamanda bizim özgürlüğümüzü ve kurallara ve hukuka dayalı uluslararası düzeni de savunuyor." dedi.
Simonyte, Rusya'nın Ukrayna'dan çekilmesi ve kendi topraklarına dönmesi gerektiğini sözlerine ekledi.