Türkiye'nin yükselişini ve gücünü hazmedemeyen Alman gazetelerinin gündeme dair yazdığı yazılar şöyle:
Süddeutsche Zeitung'un ABD ile Türkiye arasındaki karşılıklı güvensizliğin nedenlerine yer verdiği yorumu özetle şöyle:
"Donald Trump ile kavgaya tutuşması Türkiye'nin talihsizliğidir. Bu durumda çekişmenin nasıl sonuçlanacağını tahmin etmek zorlaşıyor. Güç, gurur ve ön yargı gibi kavramları kullanmayı ABD Başkanı da çok seviyor. Ankara ile Washington arasındaki güvensizlik uzun zamandır devam ediyor. Suriye'deki savaş ve 2016 yılındaki darbe teşebbüsü güvensizliği daha da arttırdı. Erdoğan, Fetullah Güven'i himaye ettiği için ABD'nin de darbeden sorumlu olduğunu söylüyor. Trump, Türkiye'de bu yüzden tutuklanan papazı zorla serbest bıraktırmaya çalışıyor. Darbe teşebbüsünün perde arkası henüz tam olarak aydınlatılamadığı için komplo teorilerinin sonu gelmiyor. Ancak bu, iki NATO müttefikinin birbirlerinden her türlü kötülüğü bekledikleri gerçeğini değiştirmez."
Frankfurter Allgemeine Zeitung Amerikan Doları'nın dünya piyasalarındaki egemenliğini mercek altına alıyor:
"Türkiye Cumhurbaşkanı'nın dünya devletlerine yaptığı, milli para birimlerini kullanarak Dolar'ın dünya ticaretinin finansmanındaki hakimiyetine son verme çağrısı daha önce Çin'den de gelmişti. Bu çağrının kısa vadede gerçekleşme şansı bulunmuyor. ABD'nin ekonomik, siyasi ve askeri gücünden kaynaklanan Dolar hakimiyeti uluslararası finans piyasalarında o kadar büyük ki Trump Dolar'ı silah olarak kullanmaya devam edecek ve Erdoğan'ın Dolar'la aldığı borçları ödemekten başka çaresi kalmayacaktır. Eski Hazine Bakanı John Connally'nin ABD'nin partnerlerine söylediği şu sözü hatırlatmakta yarar var: Dolar bizim paramız, ama sizin probleminiz."
Leipziger Volkszeitung gazetesinde şu satırları okuyoruz:
"Türkiye sorunlarının büyük bölümünden bizzat sorumludur. Paranın ucuz olduğu yıllarda yapısal reformları ihmal eden Türkiye şimdi yatırımcının başka alanlarda değerlendirmek üzere parasını çekmesine seyirci kalmak zorunda. Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden ve Birliğin kurallarından uzaklaşması yatırımcı bulmasını daha da zorlaştırıyor. Erdoğan'ın Merkez Bankası kararlarına yön vermesi, damadı Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın silik kalması ve ABD Başkanı Trump ile takışması yatırımcıyı daha da ürkütüyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de sıkıntılara tuz biber ekiyor. Cumhurbaşkanı'nın Merkez Bankası'na düşünmeden verdiği direktifler, Ankara'da onu etkili bir şekilde kontrol edecek ve gerektiğinde karşı güç olacak kimsenin kalmadığını gösteriyor."
Hannoversche Allgemeine Zeitung gazetesi de sıkıntıların başlıca nedeninin hükümet sistemindeki değişiklikte aranması gerektiğini yazıyor:
"Anayasa reformu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi karşıtlarının elini kolunu bağladı. Erdoğan şimdi çok sevdiği ekonomik konularda büyük bir hezimete uğruyor. Lira tepetaklak olurken, sıkıntıların artmasında yeni hükümet sistemi de önemli rol oynuyor. Avrupa Birliği ve Berlin ile ilişkilerde de Erdoğan'ın yönünü değiştirmesi gerekiyor. Ancak kurallarına uyduğu takdirde Avrupa'dan yardım bekleyebilir. Aynı zamanda gerçeği kabullendiği takdirde de. Kısacası, 'Sultan' iflas ettiğini itiraf edebilmelidir."
DW Türkçe