Fetullah Gülen, Batı kaynaklı medya tarafından radikal İslam'a panzehir olarak gösterildi. Oysa radikal İslam'ın sahipleri de aynıydı. Gülen'i pazarlayanlar aslında radikalleri de pazarlamışlardı. Günün sonunda Batılılar her halükarda kazanmak istiyor.
Mustafa Uzun u2013 Gazeteci u2013 Yazar mmustafauzun@gmail.com
Batı, Doğu'ya muhtaç. Eşya'yı ve kainatı "iğrenç bir modernizm yalanı" ile kaplayan Batı, tahrif ettiği kendi ruhunu dahi Doğu'dan almıştır. Hıristiyanlık da, Yahudilik de Doğu'dan Batı'ya gitmiştir. Batı "geçici"dir. Toynbee'nin ifadesi ile son 3 asırda yeryüzündeki 26 Medeniyetten 16'sını yok eden ve 9 tanesini de fosilleştiren Batı yolun sonuna gelmiştir. 300 yıllık saldırgan saltanatının sonuna gelen Batı'nın bütün çözülmüşlüğü orta yerdedir. Batı, düşmüştür. Henüz karşımızdaki dev yıkılmamış olsa da Hazreti Süleyman'ın asası gibi Batı'nın bütün dayanak noktaları da kurtlar tarafından istila edilmiştir.
Uzun süredir Batılı düşünürler başta olmak üzere birçok kesimin söyleye geldiği bir gerçek bu. Yazarlar, çizerler, felsefeciler, ekonomistler veya çeşitli analistler, hepsi ama hepsi "Batı" için yolun sonunun geldiğini bir süredir ilan ediyorlar. 300 yıldır dünyayı kasıp kavuran Batı medeniyetinin çöküşüne şahitlik edebiliriz. Şu an çökmek üzere olan bir sitemin içindeyiz. Düzen değişiyor. Çöken sadece Kapitalizm değil. Ekonomik krizlerle kendisini gösteren ve bir çözüm yolunun bulunamadığı bir sistemden bahsetmiyoruz. Batı, sadece ekonomik sistemi olan kapitalizm ile değil bütün varlığıyla çöküyor. Yıkılıyor 300 yıldır dünyayı en arizi noktalara taşıyan Batı.
İktisat Tarihi, Batı'nın buhranlar tarihi
Amerikan rüyası, Avrupa hülyası bitmek üzere. Dünyayı 300 yıldır yaşanmaz bir yer haline getirdiler. Son 300 yıl kadar insan hiç ölmedi, hiç bu kadar buhranlar yaşamadı insanlık. Hiç bu kadar haksızlık, fakirlik, yozlaşmışlık ve iktisadi krizleri insanoğlu görmedi. Boşanma oranları bu kadar artmadı, "azınlıkta" kalmadılar, gelir dağılımında adaletsizlik bu kadar keskin olmadı. Dünya nüfusunun iktisat tarihi, köhne Avrupa'nın buhranlar kitabı gibiu2026 Batı Medeniyeti dediğiniz zaman akla kan, gözyaşı, fakirlik, modern kölelik, ahlaksızlık, yozlaşma ve güçperestlik geliyor. Batılı birçok düşünür ve felsefeci bu çöküşü çok uzun yıllar önce görmüştü. Elbette medeniyetlerin çöküşü kendisini hemen belli etmez. Üstelik Batı, dünyayı sömürmekle ve soymakla meşguldür tam bu yıllarda. Karşısında esaslı bir güç sadece Osmanlı vardır. Nitekim yirminci asra kadar da devam etti bu çöküş süreci. Görünürdeki gerileme anı ile gerçek gerileme arasında zaman farkı yüzünden Avrupa'nın çöküşünün ilk belirtileri son 10 yıllarda ortaya çıkmaya başladı ancak. Birçok düşünür Batı'nın çöküş güncesini tutmakta. Özellikle Batılı düşünürler buna daha çok kafayı takmış ve bu bozgunu tersine çevirmeye çalışmaktadırlar. Bu maksatla dünyanın tek gerçek alternatifi olan İslam, bu çöküş sonrası planlanarak saldırıya uğramaktadır. 11 Eylüller veya terörizm iddiaları hep bu Batı'nın ve dünyanın tek çıkış yolu olmamızdan kaynaklanmaktadır.
Ilımlı İslam projesinin çıkış noktası
Dünyanın tek çıkış yolu İslam'dır ve birileri bunu çok iyi bilmektedir. Bu nedenle sadece İslam Coğrafyasındaki İslam ve Müslümanlar değil Batı'daki İslam ve Müslümanlar da büyük bir baskı altındadır. İşte, Ilımlı İslam projesinin en önemli çıkış noktası da budur. [1]
Ilımlı İslam kavramını ilk olarak dönemin Amerika Başkanı George Bush tarafından 'Amerikan Barış Enstitüsü'ne atanan Daniel Pipes kullandı. Pipes'in 1995 yılında söylediği "Radikal İslam'ın tehdidine karşı çözüm ılımlı İslam'dır" [2] sözünün üzerine bu proje bina edildi. Yani, Ilımlı İslam bir Amerikan projesidir. Ilımlı İslam, İslam coğrafyalarının ekonomisini küresel ekonomi ile bütünleştirme arzusudur. Ilımlı İslam, topraklarımızda siyasal iktidarları yeni küresel politikalara uyumlu hale getirmenin projesidir. Ilımlı İslam, İslam ülkelerinde aykırı çıkışların engelleme arzusudur. İslam coğrafyalarında yaşayan toplumların inanç ve kültür yapılarını Batılıların arzularına uygun hale getirme getirmek bu küresel projenin vazgeçilmezleri durumundadır. [3]
Amerika Savunma Bakanlığı, 1989 yılında Amerikan dış politikasını şekillendiren en önemli aktörlerden biri olan Rand Corporation adlı kuruluştan "Türkiye'de İslam radikalizminin geleceği" konulu bir rapor istedi. Bu iş için CIA'nin önemli isimlerinden Graham Fuller bir ekip kurdu. Ekipte, CIA'nın Ankara İstasyon Şefi Paul Henze gibi istihbaratçılar da bulunuyordu. 1960'larda Türkiye'de CIA görevlisi olan Fuller, CIA'nın 14 yıl Türkiye ve Ortadoğu masası şefliğini yürütmüştü. 79 sayfadan oluşan söz konusu Türkiye raporunun son bölümünde, şu öneriler ortaya atıldı: "Türkiye'de İslam'ın yükselmesi olgusuna dikkatli ve seçici bir şekilde yaklaşılmalıdır. Ancak, ihtiyatlı ve alçak perdede kalarak Amerikan çıkarlarına en iyi hizmet mümkündür. İslam'ın rolünü etkileme konusunda en ufak bir açık Amerikan girişimi, ABD'nin çıkarlarına hizmet etmez. Yönetim konuya dönük politikalarını formüle ederken hem Türkiye'de laik modeli destekleyen, hem de İslami güçlerle açık bir çatışmadan kaçınan nazik bir denge yakalamak durumundadır.
Öte yandan, Türkiye'deki irticanın başlıca dış politika amacı, Türkiye'nin Batı ile ilişkilerinin gerginleşmesidir. O halde ABD bu olasılığı en azına indirmeye çalışmalıdır. Türkiye'ye NATO çerçevesinde daha fazla yükümlülükler verilmeli, NATO stratejileri konusunda Türk resmi makamlarına daha fazla danışılmalıdır. İkincisi, ABD laik devlet şeklini desteklerken Türkiye'deki Amerikan menfaatlerine daha iyi hizmet edecek politikalar geliştirme olanağı güçtür. Buna ek olarak İslami hareketin ılımlı üyeleri ile ihtiyatlı ve gayri resmi temaslar kurulması öğrenme süreci için yararlı olabilir." [4]
İslam ülkelerinde iç savaşlar istiyorlar
Amerikan eski Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, 2002 yılı Temmuz ayında TESEV'de yaptığı bir konuşmada açık açık Ilımlı İslam'a vurgu yaptı. "Terörizme karşı savaşı kazanmak için, daha barışçıl bir dünya yaratmak için İslam dünyasındaki yüz milyonlarca ılımlı ve hoşgörülü insana ulaşmalıyız. Özgürlüğün ve serbest girişimin nimetlerinden faydalanmak isteyen insanlara hitap etmeliyiz. Türkiye, bu değerlerin, modern demokratik kurumların inşası için, dini inançların feda edilmesi gerekmeyen modern toplum ile uyumlu olduğunu gösteren iyi bir örnek sunmaktadır." 15 Aralık 2004'te hazırlanan "Civil Democratic Islam: Partners, Resources and Strategies" başlıklı bir çalışma, içeriği itibariyle Müslüman coğrafyada derin bir bölünmeyi ve hatta iç savaşı amaçlamaktaydı.[5] Etnik çatışmalara, mezhep savaşlarına yol açacak plan Müslüman entelektüeller, akademisyenler, kanaat önderleri, İslami cemaatler ve sivil toplum örgütleri üzerine temellendirilmişti. 2005 yılında yayınlanan "U.S. Strategy in the Muslim World After 9/11u2033 başlıklı 567 sayfalık çalışma yaşadığımız coğrafyada oluşturulacak kamplaşmaları içermekteydi. [6] Her iki çalışmada Müslümanlar çok farklı kategorilerde değerlendiriliyorlar ve bu kategoriler arasındaki ayrışmanın nasıl tetikleneceği anlatılıyordu. 26 Mart 2007 tarihinde 217 sayfalık bir açık savaş stratejisi daha geliştirildi. Bu raporda da Soğuk Savaş dönemini örnek alarak Müslümanların nasıl alt edileceği, nasıl birbiriyle savaştırılacağı zikrediliyordu. "Building Moderate Muslim Network" (Ilımlı Müslümanlar Ağı Oluşturmak) başlıklı rapor, "İslam tehdidi"nin Batı için yine Müslümanlar tarafından yok edilmesini amaçlıyordu. [7]
Amerika'yı hedef alan ve 11 Eylül 2001 tarihinde düzenlenen eylemlerin ardından yayımlanan 17 Eylül 2002 tarihli ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde "Terörizmin yeşerme imkanı bulduğu hassas bölgelerde, İslam dünyasının modern yönetimlerinin destekleneceği" ifadesi yer almıştı. 2003 tarihinde yine "RAND Cooperation" tarafından "Sivil Demokratik İslam: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler "başlıklı 88 sayfalık kapsamlı rapor Bush yönetimine sunuldu. Raporu hazırlayan ekibin başındaki Cheryl Barnard, ABD'nin Irak eski büyükelçisi Zalmay Halilzad'ın Yahudi asıllı eşiydi. Amerika'nın İslam'ı kontrol altına alması için yapılması gerekenleri maddeler halinde sıralanmıştı. [8]
Önce ılımlı İslam'ı destekle. Bu kapsamda; mali destek sağla, liderlik modeli oluştur ve bu modele uygun liderler belirle. İslam'da devlet ve dinin ayrı tutulabileceğini ve bunun inanca zarar vermeyeceği aksine onu güçlendireceği fikrini destekle. Gelenekçilerin kusurlarını eleştir, ancak onları kökten-dincilere karşı destekle. Sufiliğin kabulünü ve popülerliğini teşvik et. Modernistlere yakın görüşten gelenekçilerin, modernistler ile ortak hareket etmelerini destekle. Köktendincilerle mücadele et, yasadışı faaliyetlerini açığa çıkar, yaptıkları şiddet eylemlerinin olumsuz sonuçlarını gündeme taşı, kahramanlaştırılmalarını önle. Seçici bir şekilde laikleri destekle. Bu kapsamda; köktendinciliğin ortak düşman olarak algılanmasını teşvik et, milliyetçilik ve solculuk temelinde ABD karşıtı güçlerle bağlaşma oluşturma heveslerini kır. [9]Radikal İslam'ın da, ılımlı İslam'ın da sahibi aynı
Ülkelerin kendi özgün koşullarından farklılıklar yaşanıyor olsa da ortaya çıkan gerçek şu ki; önce radikal İslam tehdidi yaratılıyor, besleniyor, harekete geçmesi sağlanıyor. Ardından da Richard Holbrooke, Colin Powel, Paul Wolfowitz, Graham Fuller gibi akıl hocaları devreye giriyor. Uluslararası medya tekelleri, ile bu isimler dünya kamuoyuna duyuruyor. Bu isimler radikal İslam'a panzehir olarak siyasal İslam'ı gösteriyor sonra da radikal İslam'ın tehdidi ile karşı karşıya kalan ülkelerin de bu yapıyı kabul etmesi bekleniyor. Yani RADİKAL İSLAM'ın sahibi de ILIMLI İSLAM'ın sahibi de aynı. Ilımlı İslam'ın amacı bütün Müslümanları yeni dünya düzenine sadık birer köle yapmaktır.[10]
ABD, 11 Eylül'den sonra küresel liderliğine ve kendi liderliğindeki uluslararası sisteme en geniş ve etkili muhalefet ve tehdit kaynağı olarak gördüğü İslam'ın ehlileştirilmesini de hedefleri arasında saymaktadır. Bu aşamada önemli bir soru ortaya çıkmaktadır. Demokrasi ve modernizm ile daha uyumlu İslami anlayış nasıl olacaktır? İran, Afganistan, Filistin ve Körfez'deki İslam anlayışından memnun olmayan ABD için alternatif nedir? Bu sorunun cevabı olarak Türkiye'nin model olabileceği, değişik platformlarda ve çalışmalarda gündeme getirilmiştir ve bu kapsamda Gülen Cemaati özellikle desteklenmiştir.
Fetullah Gülen: Batı'nın rol modeli
Fetullah Gülen'in Amerika vizesi almasını sağlayan ünlü strateji ve İslam uzmanı Graham Fuller Türkiye'nin ve elbette Gülen Cemaatinin model olabileceği görüşünde. CIA adına Türkiye ve pek çok Ortadoğu ülkesinde görevler yapan Graham Fuller, 1980u2032li yıllarda "ılımlı İslam" projesi üzerine çalışmaktadır. Fuller Amerikan dış politikasının en önemli hedeflerinden birinin özünde İslamcı fakat aynı zamanda liberal bir İslami reformu teşvik etmek olduğunu belirtmekte ve buna uygun olarak Türkiye'nin örnek olabileceğini özellikle de Fetullah Gülen'in hareketinin desteklenmesi gerektiğini belirtmiştir. Gülen'in gerek Papa ile gerekse Patrik Bartholomeos ile ilişkileri çerçevesinde yüklenmiş olduğu bu rolden büyük bir hoşnutluk duyanlar da vardı. [11] Graham Fuller, Zaman gazetesinde, bu konuda kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtlarken Gülen hakkında çok övücü bir dil kullanmıştı. Fuller'e göre, "Batı, Fetullah Gülen gibi örnekleri görünce çok umutlanıyor. Çünkü Gülen, modern devlet ve toplumda İslam'ın nasıl bir rol oynaması konusunda geniş bir vizyonu temsil ediyor" [12]
Fetullah Gülen, kendisine sorulan siyasi sorulara karşı hep Amerika ve Batının hoşuna giden cevaplar vermiştir. Sovyetler Birliği'nin çözülmesi üzerine Gülen örgütü uluslararası okullar atağa geçti. Gülen'in öncelik verdiği ülkeler de dikkat çekici: Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar. 1992'den itibaren, öncelikle Orta Asya Türk cumhuriyetleri olmak üzere Kafkas ve Balkan cumhuriyetlerinde, "Fetullahcı" diye bilinen vakıf ve şirketler, art arda kolejler açtılar. Ardından Asya ve Afrika ülkeleri geldi. Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde açılan Amerikan kolejleri kime hizmet ettiyse, Gülen'in okulları da aynı hizmeti görüyor. Bu okullar hep CIA'nin ilgi duyduğu ülkelerde açılıyor. Okullara ABD'deki Yahudi lobisinin de ilgi duyduğuna dikkat çekiliyor. [13]
İslam'a kurulan tuzak: Gülen
Toparlarsak eğer 'Ilımlı İslam', adından da anlaşılacağı üzere, İslam Dini'ni farklı isimler altında mecrasından saptırma, özünü değiştirme ve çağdaş birtakım siyasi projelere alet etme maksadıyla icad edilmiş yeni bir kavramdır. Ilımlı İslam projesi, emperyal amaçlı olup bir ABD projesidir. ABD bu projeyle, İslam coğrafyasında kendi menfaatlerini tehdit edecek tarzda gelişmekte olan İslami hareketleri, ya bütünüyle yok etme ya da terörize ederek bölge halkları nezdinde marjinalleştirmeyi hedeflemektedir. Batı dünyası ise, her zaman kontrol edebileceği, yönlendirebileceği, yönetebileceği, müdahale edebileceği, tanımlayabileceği, kısıtlayabileceği ve sonunda susturabileceği bir İslam anlayışını tarif ediyor ve buna 'Ilımlı İslam' diyor.
Dine karşı din, İslam'a karşı ılımlı İslam yaklaşımıyla cahil kitleleri safına çekmeye, gerçek İslam'ı içten yıkmaya çalışıyor. Kısacası 'Ilımlı İslam', emperyal küfür güçlerinin İslam'ı dönüştürme ve değiştirme projesidir. Ilımlı İslam projesi, İlahi din İslam'ın içinin boşaltılarak ilahi özelliğinden soyutlama ve batıl dinlerin kuralları ile tamamlama ya da yerine geçirilme projesidir. Bu projenin temel özelliği, İslam'ın asıl mecrasından çıkarılarak demokratikleştirilmesi, liberalleştirilmesi ve modernleştirilmesidir. [14]
[1] Pamak Mehmet, İslam'ı Sekülerleştirme Projelerinde Muhafazakar Cemaat ve STK'ların Rolü, http://www.mehmetpamak.com/islami-sekulerlestirme-projelerinde-muhafazakar-cemaat-ve-stklarin-rolu/ (ET: 20.07.2016)
[2] Daniel Pipes, National Interest, Ekim-Kasım 1995 sayısı
[3] Kaynar, Murat, Ilımlı İslam Projesinin Ilımlı Müslüman Tarifi: Abdestli, Namazlı Ama Demokratik ve Liberal Müslüman, http://www.ilkadimdergisi.net/yazi/ilml-islam-projesinin-ilml-musluman-tarifi-abdestli-namazl-ama-demokratik-ve-liberal-musluman-1125.html, (ET: 20.07.2016)
[4] Hevalarını İlah Edinen Müstekbirlerin Tuzağı: 'Dine Karşı Din', Misak Dergisi, http://misak.com.tr/info.aspx?cat=1AYINKONUSU&id=3247, (ET: 20.07.2016)
[5] Civil democratic Islam, partners, resources, and strategies / Cheryl Benard. https://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monograph_reports/2005/MR1716.pdf, (ET: 20.07.2016)
[6] U.S. Strategy in The Muslim world after 9/11 / Angel M. Rabasa, http://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monographs/2004/RAND_MG246.pdf, (ET: 20.07.2016)
[7] Building moderate Muslim networks / Angel Rabasa, Cheryl Benard, http://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monographs/2007/RAND_MG574.pdf, (ET: 20.07.2016)
[8] Civil democratic Islam, partners, resources, and strategies / Cheryl Benard. https://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monograph_reports/2005/MR1716.pdf, (ET: 20.07.2016)
[9] Civil democratic Islam, partners, resources, and strategies / Cheryl Benard. https://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/monograph_reports/2005/MR1716.pdf, (ET: 20.07.2016)
[10] İsrafil K.KUMBASAR, Ilımlı İslam' diyerek 'Gerçek İslam'a saldıran şu dinsiz münafıklar, Yeni Çağ Gazetesi, 08.02.2008
[11] Toprak, Ubeydullah, Ilımlı İslam(!), Çevrimiçi: http://www.islamidusunce.net/forum/index.php?topic=13051.0;wap2, (ET: 20.07.2016)
[12] Aydınlık, sayı 567, 31Mart 1988, Alparslan Işıklı, s. 85
[13] CIA'nın Yeşil Kuşak Projesi: Fethullah Gülen, Opus Dei ve Moon Tarikatı, http://www.dailymarkets.info/fethullah-gulen-opus-dei-ve-moon-tarikati-iliskileri/ (ET: 20.07.2016)
[14] Pamak, Mehmet, İslam Coğrafyasını İstila, İslamı Ve Müslümanları Dönüştürme Projesi B.O.B / Tarih: 20/09/2005,