Hz. Ali (ra) Miladi 559 yılında Mekke'de doğdu. Babası Hz. Peygamber'in sekiz yaşından itibaren yanında kaldığı Ebu Talib, annesi yine Hz. Peygamberin anneciğim diye hitab ettiği Fatıma binti Esed'dir. Doğduğu zaman Allah'ın Resulüne haber verildiğinde ona Ali ismini vermiştir; beş yaşından Hz. Peygamberin vefatına kadar O'nun yanından ayrılmamış, hayatını O'nun davasına feda etmekten çekinmemiştir. Hicretten iki yıl sonra Hz. Peygamberin kızı Hz. Fatıma (ra) ile evlenmiş, böylece Resulullah'ın soyu onun soyundan devam etmiştir.
Resulullah'ın vahiy katibi
Hz. Ali, başta Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber olmak üzere hemen hemen bütün gazve ve seniyyelere katılmış, bu savaşlarda Resulullah'ın sancaktarlığını yapmış ve büyük cesaret ve kahramanlık göstermiştir. Hz. Ali, Allah'ın Resulüne vahiy katipliği, katiplik yapmış, Mekkeli müşriklerle yapılan Hudeybiye Antlaşması'nın yazma işi onun tarafından yapılmıştır. Hz. Peygamber vefat ettiğinde cenazesinin yıkanması ve benzeri hizmetleri, vasiyeti üzerine, Hz. Ali ile yakın akrabaları yapmışlardır.
3 Halife'nin baş veziri
Hz. Ali, kendisinden önce halife seçilen ilk üç halifenin en büyük veziri oldu. Onlara elinden gelen yardımları esirgemedi. Hz. Osman devrindeki fitneleri önlemek için büyük gayret gösterdi. Fakat Hz. Osman şehit edilince, Müslümanların Halifesi olarak seçildi. Halifeliği döneminde, Hz. Osman'ın son zamanlarında ortaya çıkan fitne çoğalarak devam etmiş, Müslümanlar arasında Cemel, Sıffin, ve Nehrevan Savaşları meydana gelmiştir.
Fitne ateşi yükseliyor
Hazret-i Ali, fitne ocağı olan Haricilere savaşmış ve hepsini de perişan etmişti. Bunlardan, kin ve intikam ateşiyle dolu olanlar, zaman zaman bir araya gelerek, nasıl intikam alacaklarını planlıyorlardı. Sonunda; Hz. Ali, Hz. Muaviye ve Hz. Amr bin u00c2s'ı öldürmeye karar verdiler. Hz. Ali'yi, Abdurrahman bin Mülcem öldürecekti. İbnü Mülcem, Hazret-i Ali'i Ku00fbfe sokaklarında kollamaya başladı. Bir gün sabah namazından önce Halifenin geçeceği yola pusuya yattı. Hz. Ali'nin geldiğini görünce İbni Mülcem aniden arkadan üzerine atılarak zehirli hançerini indirdi. Hz. Ali ağır yaralıydı. Durmadan kan kaybediyordu. O vaziyette iken bile yanındakilere dönerek, camiye gidip sabah namazını kılmalarını, vakti geçirmemelerini söyledi. Namazı kıldırmak için de yerine vekil tayin etti.
'Eğer ölürsem haddi aşmayın'
Oğlu Hz. Hasan'ı yanına çağırarak: "Bunun yemeğini yedirip istirahatini de temin edin. Eğer yaşayacak olursam ya affederim veya cezasını veririm. Eğer ölürsem, cezasını verin fakat asla haddi tecavüz ederek Müslümanların kanlarına girmeyiniz. Zira Allah haddi tecavüz edenleri sevmez" buyurdu. Kendisine, "Ya Emire'l mü'minin, şayet size bir hal olursa oğlun Hasan'ı halife seçelim mi?" diye sordular. "Ben bu hususta sizlere ne emrederim ve ne de nehyederim. Siz işinizi daha iyi bilirsiniz. Resu00fbl-i Ekrem'in bu meseleyi bıraktığı gibi ben de bırakacağım" buyurdu.
Hz. Ali'nin son sözleri
Durumu gittikçe ağırlaşıyordu. Devamlı olarak kelime-i tevhid ile ayet-i kerimeler okuyordu. Bir ara yanına oğulları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'i çağırdı. Onlara şu şekilde nasihatta bulundu: "Evlatlarım! Sizlere Allah'a karşı müttaki olmanızı vasiyet ederim. Daima doğru söyleyin ve yetimlere acıyın. u00c2hiret için iyi ameller işleyerek sıkıntıya düşenlerin imdadına koşun. Zalimin hasmı olup mazluma daima yardım edin. Allah'ın kitabı ile amel edin ve Allah yolunda olmaktan sizi hiç bir şey alıkoymasın." Bu nasihatlerden sonra Hz. Ali ayet-i kerimeler okumaya başladı. Vefatında, son sözü "La ilahe illallah Muhammedün Resu00fblullah" oldu. Hz. Ali, hicretin 40. yılı (miladi 661) Ramazan ayının 21. günü vefat etti. Ku00fbfe'ye (bugünkü adıyla Necef) defnedildi. (İlhami Koçkan)
////
"İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir." (Bakara, 207)
///
MÜSLÜMAN OLUŞU
Hazreti Ali, Resu00fblullah Efendimizin amcasının oğludur. Hane-i saadette büyüdü. 10-12 yaşlarında iken, birgün Resu00fblullah ile Hz. Hatice'nin beraber namaz kıldığını gördü. Namazdan sonra Resu00fblullaha sordu:
- Bu nedir?
- Bu Allah-u00fb Teala'nın dinidir. Seni bu dine davet ederim. Allah-u00fb Teala birdir, ortağı yoktur. Lat ve Uzza isimli putları terk etmeni emrederim.
- Önce babama bir danışayım.
- İslam'a gelmezsen, bu sırrı kimseye söyleme!
Hz. Ali ertesi sabah, Resu00fblullah'ın huzuruna gelerek dedi ki:
- Ya Resu00fblallah! Bana İslam'ı bildir.
Hz. Ali böylece Müslümanlar safına katıldı. Müslüman olanların üçüncüsü, çocuklardan ise birincisidir.
///
SARSILMAZ İMANI
Hz. Ali, oldukça kuvvetli bir imana sahipti. Allah'dan çok korkardı. Muaviye bin Ebu Sufyan arkadaşlarından Dinar'a "bana Ali'yi anlat" demiş, o da şöyle karşılık vermişti: "Şehadet ederim, onu gece karanlığı basınca mihrapta eliyle sakalını tutup, yılan sokmuş gibi titreyerek, derde uğramışçasına ağlarken görür ve şöyle dediğini işitirdim: "Ey dünya, ey dünya! Uzaklaş benden, beni aldatmaya geliyorsun? Benim gönlüme girmene, benim seni sevmeme imkan yok. Heyhat! Git benden başkasını aldat. Ben seni üç kez boşadım. Artık sana dönemem. Ömrün az, değerin düşük, dileğin hordur senin. Ah ah! Azık kıt, yol uzun yolculuk uzağa, varılacak yer pek yüce." O, Kur'an ve Sünnete tam olarak bağlı, dünyevi işlerden uzak kalmayı dileyen, İslam tarihinin Cemel, Sıffın, Nehrevan gibi talihsiz olayları sonunda göz yaşı döküp, muhaliflerinin iman ve hidayeti için dua edecek kadar hassas, takva sahibi ve idealist bir mü'mindir.
///
İLMİN KAPISIYDI
Hz. Ali, ashab-ı kiram arasında Kur'an, hadis ve özellikle fıkıh alanındaki bilgileri ile kendini kabul ettirmiş bir otoritedir. Rivayet ettiği hadislerin çoğu fıkhi konulara dair olup, tamamı 586'dır. (Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2. cilt, s. 375) Her alanda Hz. Peygamber'den sonra İslam'ın en büyük bilginiydi. Resul-ü Ekrem, "Beni ilmin (hikmetin) şehriyim, Ali de onun kapısıdır" buyurmuştur. (Tirmizi, Hadis No: 3969)
///
"ALLAH'IN ARSLANIYIM"
Hz. Ali, Hendek Savaşı'nda, bir düşman askerini devirip yere yatırdı. Kılıcını vuracağı anda, düşman askeri Hz. Ali'nin yüzüne tükürdü. Hz. Ali kılıcını kınına koydu. Onunla savaşmaktan vazgeçti. Hayretle kendisine sordu: "Kılıcını çekmiştin. Beni öldürmene hiçbir engel yokken neden vazgeçtin?" Hz. Ali şu tarihi cevabı verdi: " Ben nefsimin değil, Allah'ın arslanıyım. Sen, benim şahsıma karşı yaptığın hareketten sonra seni öldürseydim, nefsim için öldürmüş olabilirdim."
///
SÖZÜN ÖZÜ
Affetmek fazilettir. Kararlı olmak meta'dır, sahip olunan maldır. Kararsız olmak ise zayi olmaktır. Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. İnsaf rahatlık, şer küstahlıktır. Emanete hıyanet etmemek, imandandır, güler yüzlülük ihsandandır. Doğruluk kurtarır, yalan felakete sürükler. Kanaat insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır. Dünya aldatır, şehvet kandırır. Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır. Hased yıpratır, nefret çökertir.
***
Adalet; imanın başıdır, ihsanın birleştiği noktadır ve imanın en yüksek mertebesidir.
***
İlim, maldan daha hayırlıdır. İlim seni, sen de malı korursun.
***
Söz ilaç gibidir. Azı faydalı, çoğu zararlıdır.
(HZ. ALİ)
///