Akil İnsanlar Marmara Bölgesi Heyeti, İstanbul'da Memur-Sen'in Marmara Bölgesi Şube Başkanları Toplantısı'na katıldı.
Deniz Ülke Arıboğan, Ahmet Gündoğdu, Hayrettin Karaman, Mithat Sancar, Hülya Koçyiğit, Ali Bayramoğlu, Yücel Sayman, Mustafa Armağan ve Levent Korkut'tan oluşan Akil İnsanlar Marmara Bölgesi Heyeti, Esenler Kültür Merkezi'nde, Memur-Sen tarafından düzenlenen ''Marmara Bölgesi Şube Başkanları Toplantısı''nda şube başkanlarıyla bir araya geldi.
Heyet Başkanı Deniz Ülke Arıboğan, çok farklı siyasal düşüncelerden gelen insanlar olduklarını belirterek, aslında farklı kelimelerle aynı şeyi konuşmaya çalıştıklarını söyledi.
Herkes adına tek bir dili konuşmanın çok mümkün olmayacağını anlatan Arıboğan, şunları kaydetti:
"Bir tek konuda hepimiz hem fikiriz, toplumumuzun barış ve huzura ihtiyacı var. Bunun tepeden değil ya da tepeden seçilmiş birkaç kişinin akilliği ile değil, hepimiz adına konuşuyorum, biz bunun Türkiye'nin, Türk halkının akilliğiyle ancak çözümlenebileceğini düşünüyoruz. Hepimizin bu topraklarda büyüdüğünü göz ardı etmeden, hepimizin değerlerinin bu topraklarda şekillendiğini göz ardı etmeden, hepimizin hep birlikte bir sürece başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Bizler kendi akilliğimizle hiç ilgilenmiyoruz. Çok önemli de bulmuyoruz. Bunları simgesel olarak değerlendiriyoruz. Halkımızın akilliğine güvenerek bu süreçte yola çıkıyoruz."
Bir topluma barışın, sadece bir konuda uzlaşmaya vararak gelmeyeceğine vurgu yapan Arıboğan, şunları kaydetti:
"Yani bu konu sadece PKK meselesinin ya da terör meselesinin çözülmesiyle hallolacak bir şey değildir. Genel olarak toplumsal kültürümüzün ve içinde yer aldığımız ama fark etmediğimiz bu şiddet dilinin hemen dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece siyasette değil sporda, sanatta, medyada, akademide, mahallemizde, her yerde bu şiddet dilinin bir an önce hayatımızdan çıkması gerektiğini düşünüyorum."
Gerçek benlikle birleşmenin ancak barış ve kardeşlik duygusuyla mümkün olduğu inancında olduğunun altını çizen Arıboğan, "Bu heyet, sayın Başbakan'ın inisiyatifiyle belirlenmiş bir süreci başlatmakla birlikte, herhangi bir partiye, hükümete hizmet etmek maksadıyla bir araya gelmiş değildir. Her birimiz farklı renklerdeyiz, farklı siyasi görüşleri temsil ediyoruz ve hedefimiz Türkiye'ye hizmet etmek" diye konuştu.
"Hedefe kilitlenerek yol almak zorundayız"Hedeflerinin geleceğe dönük olduğunu belirten Arıboğan, şöyle devam etti:
"Şu önemlidir. Her yürüyenin hedefe varması mümkün olmayabilir ama varanlar sadece yürüyenlerdir. Onun için yürümek zorundayız. Bu hedefe kilitlenerek yol almak zorundayız. Garantisi yok. Sabotajlara uğrayabiliriz, problemler yaşayabiliriz ama ben büyük bir Türkiye halkının akilliğiyle bütün sorunların çözülebileceğine ve nihai noktada sivil toplumun, insanların, halkın bu işe el koyarak siyaseti de yönlendirebileceğine inanıyorum."
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ise her bulundukları projede mutlaka karşı koyanlar ve rahatsız olanlar olduğunu belirterek, bugün de aynı durumun yaşanabileceğini ifade etti.
"Bazı siyasi partiler 'ihanet projesi' dedi"Bugün yine millet lehine bir projenin içerisinde olduklarını belirten Gündoğdu, şunları kaydetti:
"Akil insanlar toplantısına davet edilir edilmez rakiplerimiz, bazı siyasi partiler bunu 'ihanet projesi' olarak değerlendirdiler. Biz bu söylemlere sadece acırız. Ama bu söylemlere de bir soruyla cevap veririz. 'Bu ülkenin yüzde 50'sinden oy almış bir Başbakan'ın davetiyle terör belasından kurtulmak için yapılan toplantı mı ihanettir, Ergenekon'a, darbecilere ev sahipliği yapmak ya da onlara avukatlık yapmak mı ihanettir?' sorusunu elbette soracağız. Bizim işimiz, milletin ateşine o ateşi söndürmek için su taşımak. Tıpkı Hazreti İbrahim'in ateşine su taşıyan serçe misali."
Gündoğdu, akil insanlar komisyonunda farklı ideolojik görüşte insanların bir araya geldiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bunların ortak amacı terörü bitirmek. Elbette her akil insanın görüşü bu yönüyle kendini bağlar ama bizim ortak düşüncemiz terörü bitirmek. Bunun için bazen bize sorulan sorulardan sanki biz güvenlik görevlisiymişiz gibi bir algı olduğunu görüyorum. Altını çizerek söylüyorum, Türkiye'de bir terör sorunu vardır, PKK sorunu vardır. Bu sorunu çözmesi gereken devlettir, bu güvenlik sorunudur. Ama bir başka sorun vardır, demokratikleşememe sorunu, Kürt sorunu, özgürlük sorunu... Bataklığı kurutmak için çözüm önerisi olanların çözümde birleştiği nokta burasıdır ki akil insanlar olarak bizim işimiz bataklığı kurutmada rehberlik etmek, projeler hazırlamak, milletimizle, onları dinleyerek, onlara da bunun bitmesi gerektiğini anlatmak."
Terör sorununun çözümünden yana Memur-Sen olarak bir rapor hazırladıklarını anımsatan Gündoğdu, raporun bazı maddelerini salondakilerle paylaştı.
Gündoğdu, üyeleri için kırmızı çizgilerinin iş güvencesi, millet için kırmızı çizgilerinin ise şehitler olduğunu belirterek, şehitlerin ruhunun incitilmemesini, şehit yakınlarının ve gazilerin incitilmemesini, bu projede istikameti millet olarak önemsediklerini ifade etti.
Projeye karşı çıkanlara seslenen Gündoğdu, şöyle devam etti:
"Şehit cenazelerini seyreden bir toplumken şimdi 'çözümü nasıl buluruz?' sorusu soruldu ilk kez. Bunun için de yüzde 70'e yakın büyük çoğunluk çözümden yana. Artık askere eline kına yakarak gönderdiğimiz çocuğumuzun acı haberini bekleme korkusunu yaşamak istemiyoruz. Güneydoğu'ya giden öğretmenimizin, hemşiremizin can güvenliği korkusu yaşamasını istemiyoruz. Karşı çıkanlara, 'ya destek olun ya da gölge etmeyin başka ihsan istemez' demek istiyoruz. Öldürmekten, şehit cenazesinden geçim elde edenlerin elinden bu oyuncağını alalım. Millet kazansın, ülke kazansın."
Heyet üyelerinin görüşleri
Heyet üyesi Mithat Sancar, hiçbir toplumun bütün sorunlarını ebedi bir şekilde çözme imkanına sahip olmadığını ve insan var oldukça çelişkiler, sorunların olacağını belirterek, "Asıl mesele, bu sorunları nasıl ele alacağız, sorunları nasıl çözeceğiz? Bizim önerimiz konuşma yoludur. Özgürlük fikrine inanmamız ve bütün farklılıklarımızı sözle ve diyalogla çözmeyi benimsememiz gerekir. Asıl mesele budur diye düşünüyorum" dedi.
Sanatçı Hülya Koçyiğit ise çok insani ve vicdani bir görev üstlendiklerinin bilincinde olduklarını kaydederek, şöyle devam etti:
"Çünkü ülkemizin 30 yıldır kanayan bir yarası var. Bunun silahla değil, konuşarak çözüleceğine inanıyoruz. Enerjimizi ve canımızı artık savaşmak için değil, barışa giden yolda çözüm için harcamalıyız. Herkesin birbirine saygılı olduğu, fikrini özgürce savunabildiği, yasakların olmadığı bir ülke istiyorsak sizleri bu fikre davet ediyorum. Barış nedir, sizin barışınız nedir, sizin fikriniz nedir? Çünkü bizim için önemli olan sizlerin düşünceleridir. Biz bunları yetkili makamlara iletmek üzere buradayız."
Ali Bayramoğlu ise herkesin elini taşın altına sokmaya çalıştığı bu projenin büyük bir demokratikleşme projesi olduğunu ifade ederek, "Toplumumuzun bu büyük barış sorununa bir ilaç verme zamanının geldiği anları yaşıyoruz. Bu büyük bir değişim projesidir" dedi.
Levent Korkut da tarihsel olarak hep beraber önemli bir boyuttan geçildiğini belirterek, "Bunun kolay bir süreç olmadığını bilmemiz gerekir. Toplum kendi farklılıklarıyla, çeşitlilikleriyle bütünleşerek demokratikleşir" diye konuştu.
Mustafa Armağan ise herhangi bir şekilde akıl satan insanlar olmadıklarını ifade ederek, "Sadece kendi uzmanlık alanımızla ilgili sizin farkına varmanızı istediğimiz bazı değerlerinizi öne çıkartmak üzere buradayız" dedi.
Yücel Sayman ise barış hislerini iletmeye geldiğini vurgulayarak, "Sizler de barış istiyorsanız birlikte sesimizi gür bir şekilde çıkaralım. Barışı halk isterse bunu kurar. Bizler bu barış sürecinde seyirci olmaktan çıkalım" diye konuştu.
Ardından heyet üyeleri, vatandaşların çözüm süreciyle ilgili görüşlerini dinleyerek, soruları yanıtladı.
Bir kişinin, "Akil insanlar platformunun oluşması noktasında bazı ağır eleştiri ve yargılar oluştu. Bu konuda genel kanaatiniz nedir?" sorusuna Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, şu yanıtı verdi:
"Memur-Sen'in akilliği Başbakan'ın teklifiyle başlamamıştır. Bize göre her türlü illegal yapılanmaya karşı olan, milletin iradesinin önündeki her türlü engeli kaldırmak için mücadele eden kişi ve örgütler akildir. Demokrasi ağacının kökü ateş almış yanıyorsa dallarında asla meyve arayışında olmayız. Biz milletin isteği doğrultusunda yolculuk yapmaya devam edeceğiz. Sataşmalar çok ağır ama biz ne dediğimizi biliyoruz. Milletin yolundayız. Buna karşı koyanları Cenab-ı Hak ıslah eylesin diyoruz. İfadeler gerçekten zaman zaman çok ağır. Dönekliğe varan bir ifadeyi de kapsıyor. Döneklik, milletin çocuklarının şehit edilmesine göz yummaktır. Bu milletin değerlerinin ayaklar altına alınmasına göz yummaktır."