AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Meclis'te gazetecilere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Yeni yasama döneminin hayırlı olmasını dileyen Turan, milletin beklentilerine cevap verecek, Türkiye'yi her alanda daha ileriye taşıyacak yasama faaliyetleri olacağını, bir günü dahi boş geçirmek istemediklerini söyledi.
Herkesin birbirini dinlediği, polemikten, gerilimden ve kısır tartışmalardan uzak, verimli bir yasama yılı olması temennisinde bulunan Turan, "Dünyanın salgınla mücadele ettiği bir süreçte gündemimiz ülke menfaatine ters düşen, birlik ve beraberliğimizi hedef alan, gerginlik oluşturan kısır tartışmalar olmamalı." diye konuştu.
Gelecek 3 yıl seçim olmadığını, dolayısıyla yasama dönemlerini dolu dolu, verimli şekilde geçirmek istediklerini dile getiren Turan, TBMM Genel Kurulunda bu hafta Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin görüşüleceğini bildirdi.
Teklifle, performans esaslı program bütçe anlayışının Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na yansıtılmasının amaçlandığını aktaran Turan, düzenleyici ve denetleyici kurumların, bütçelerini 3 yıllık bütçeleme anlayışı, stratejik planları ve performans programları ile program yapısını esas alarak, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda tanımlanan tertip düzeylerini içerecek şekilde hazırlayacağını belirtti.
Bülent Turan, yeni partilerin, Türkiye'de asla iktidar alternatifi olamadıklarını çok kısa sürede millete gösterdiğini söyleyerek, "Asla iktidar olma imkanları yok ama Türkiye'de yüzde 50'den fazla olan oyumuzun 49'da kalması projesi içinde yer almak istiyorlar." dedi.
"Yeni partilerin Erdoğan karşıtlığı ve CHP'nin taklidi olmak dışında bir söylem geliştirdiğini duydunuz mu?" diye soran Turan, şöyle konuştu:
"AK Parti'yle sahip oldukları siyasi hatıralarının yerini, bundan sonra CHP gölgesinde yapacakları siyaset alacak. Çok yazık değil mi? CHP ve HDP trenlerinin arkasında bir vagon oldular. Bakın kaç ilde, ilçede teşkilatları dağıldı. Erdoğan karşıtlığı her türlü hukuksuzluğu meşru görmelerine neden olmamalı. Kayyum atanıyor, aynı dil. 6-8 Ekim olayları konuşuluyor, aynı dil. Gerçek bir derdi olmayanlar, yalnızca hırslarının kurbanı olurlar. Tabii ki bu süreçte farklılaşmayı görüp nedamet duyanların, 'Gaza geldik, yanlış yaptık, hata yaptık.' diyenlerin gelecekleri yer; bu çınarın altı, adeta yedi düvele karşı savaşan AK Parti'dir."
"Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi yalancısıdır"
Turan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Dostlarımla iktidar olacağım." sözünü hatırlatarak, "Dostları kim? Biden'den başlayan diğer isimlere kadar uzanan dostlar. Düne kadar küfür ettiklerine bugün 'ortağım', 'kardeşim', 'arkadaşım' diyorlar. Çünkü bir hesap var." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun Katar'daki selamlaşmayla ilgili iddiasının, "ucuz, sığ siyasetin ürünü", "içinde yuvarlandığı siyasetin yansıması" olduğunu ifade eden Turan, şöyle devam etti:
"Kılıçdaroğlu'nun çirkin ithamları ahlak ve akıl dışı. Cumhurbaşkanımıza karşı husumet dolu, son derece yakışıksız bir açıklama. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi yalancısıdır. İnanmayan, iddia ettiği selamlamanın yer aldığı videoya baksın. Milletimizin 10 yıldır tek bir seçim bile kazanamayan Kılıçdaroğlu'na niye güvenemediğini, bu zihniyetin neden iktidar olamadıklarının cevabı burada saklı. Bu kadar yalan ve algı peşinde koşanı değil genel başkan, kimse şirketine genel müdür yapmaz.
Aziz milletimiz de tüm dünya da biliyor ki Recep Tayyip Erdoğan, ancak ve ancak rükuda Allah'ın huzurunda eğilir. Başka hiçbir gücün önünde eğilmez. Dik duruşuyla, cesaretiyle ve kararlılığıyla öne çıkan bir lider. Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımızı, Genel Başkanımızı kendisiyle karıştırmasın. Video görüntüsünü hepimiz izledik, var mı öyle bir şey? Kılıçdaroğlu siyasi değerleri ayaklar altına almaktan vazgeçmeli ve bir an önce Sayın Cumhurbaşkanımızdan özür dilemelidir. Siyaset yalan, algı, çamur at izi kalsın anlayışıyla yapılmamalı. Bu topraklar düzgün, erdemli bir siyasi anlayışı ve ahlakı hak ediyor."
"Azerbaycan'ın haklı davasında yanındayız"
Türkiye'nin, Azerbaycan'ın haklı davasına en büyük desteği verdiği bir sürecin yaşandığına değinen Turan, "Daha önce bu millete Boraltan Faciası'nın acısını ve utancını yaşatanlara karşın, tarihe geçen bu kara lekenin izlerini siliyoruz." dedi.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ateşkesin, Azerbaycan'ın Karabağ toprağındaki haklarından geri adıma giden bir süreç olmaması gerektiğini vurgulayan Turan, Ermenistan'ın ateşkes ihlallerinin, Azerbaycan tarafından misliyle karşılık bulması gerektiğini belirtti. Turan, "Ermenistan'ın bu tahrikkar ve sorumsuz saldırıları bir an önce son bulmalı. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi, Türkiye olarak, 83 milyon olarak, kardeş ve dost Azerbaycan'ın haklı davasında yanındayız." diye konuştu.
"Alçak terör örgütü ve onun bütün destekçilerine lanet olsun"
Hatay'daki orman yangınını terör örgütü PKK'nın üstlendiğini, halen olayı çarpıtmaya çalışan bazı yayın organları olduğunu söyleyen Turan, şöyle devam etti:
"Alçak terör örgütü ve onun bütün destekçilerine lanet olsun. Devlet yarına bırakır ama yanınıza bırakmayacak. Can veren canlıları gördükten sonra içimden ilk geçen 'Allah'ım bunu yapanlarının cezasını sadece mahşere bırakma.' oldu. İyice köşeye sıkışan terör örgütü şimdi doğayı hedef alıyor. Bebek katili, insan katili örgüt şimdi de ormanları ve dilsiz canlıları katlediyor."
"AYM kararları tabii ki bağlayıcıdır"
Anayasa Mahkemesinin (AYM) Enis Berberoğlu'na ilişkin hak ihlali kararına değinen Turan, "Meclis'te yapılan usuli işlemdi. Enis Berberoğlu'nu yargılayan, bunun için oy veren milletvekilleri değil ki." dedi.
Meclis'te Anayasa ve İçtüzüğe göre Yargıtayda kesinleşen kararın okunduğunu hatırlatan Turan, "AYM'nin kararı, dokunulmazlığı kaldırılan ama tekrar seçilen milletvekilinin dokunulmazlığının, o dosya için olup olamayacağına ilişkin aldığı bir karardır. AYM, 'Masumdur.' demiyor. Usul yönünden uygun olmadığına dikkat çekiyor. Bu karara göre konu tüm boyutlarıyla değerlendirilip gereği yapılır. Ancak yargılama sonunda Berberoğlu'nun MİT tırları davasında aldığı 5 yıl 10 ay hapis cezası vardı." değerlendirmesinde bulundu.