Dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin torunu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, Başbakan Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ardından Yassıada yargılanmaları sonucunda idam edilişlerinin 63'üncü yılı dolayısıyla AA muhabirine konuştu.
Şehit edildiklerinde Adnan Menderes'in 62, Fatin Rüştü Zorlu'nun 51, Hasan Polatkan'ın ise 46 yaşında olduğunu hatırlatan İleri, şunları söyledi:
"Burada bir siyaset hikayesi var ama şehit edilen devlet adamlarımız çok genç yaşlarda maalesef aramızdan alınmış, bizden zorla koparılmış. Tek tesellimiz şu olabilir; bu kısa ömürlerine rağmen belki ömürlere sığdırılamayacak atılımları hayata geçirmiş bir kadro.
Ben inanıyorum ki bu devlet adamlarımız tarihimize 'mağdurlar' olarak değil 'muzaffer siyasetçiler ve devlet adamları' olarak geçmiştir. Çünkü onların başlattığı bu süreç çeşitli fasılalarla, taviz vermeksizin devam etmiş, bu zincirin en son ve en kuvvetli halkası olan AK Parti de Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde onların başlattığı bu ayağa kalkma sürecini çok farklı bir aşamaya getirmiştir. Bu açıdan onları muzaffer siyasetçiler olarak anmamız gerekir."
- "Dedem Tevfik İleri, bizden koparıldı"
Yassıada sürecinde, dedesi Tevfik İleri'nin de aralarında bulunduğu 592 bürokrat ve siyasetçinin de yargılandığını anlatan İleri, dedesinin bir hastalık sonucu vefat ettiğini ancak bu hastalığın gelişme sürecinin Yassıada aylarına denk geldiğini aktardı.
Ömer İleri, dedesi Tevfik İleri'nin ailesinden koparıldığını vurguladı.
Dönemin kabinesinde milli eğitim, ulaştırma ve bayındırlık bakanlıkları ile başbakan yardımcılığı görevlerinde bulunan Tevfik İleri'nin 10 yıl boyunca nefes almadan çalıştığını aile hatıralarından bildiğini belirten İleri, darbe olduktan hemen sonra tutuklandıklarında rahat bir şekilde uyuyan dedesi Tevfik İleri'nin, kendisine "Bu kadar rahat nasıl uyuyorsun, bizim hayatımız tehlikede?" diyenlere "10 yıldır büyük bir sorumluluk taşıyorduk, şimdi artık bu sorumluluk bizden alınmış durumda. Rahat uyuyabilirim artık." yanıtını verdiğini aktardı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, dedesinin yargılamalar sürecinde her daim dik durduğunu ve doğru bildiğini sonuna kadar haykırdığını hatta bu nedenle mahkeme salonundan çıkarıldığını, susturulmaya çalışıldığını anlatarak, tutanaklarda Tevfik İleri için geçen "Bu süreç boyunca Celal Bayar ve Adnan Menderes gibi memleketi yanlış yöne sürükleyen insanlara halen sadakatle sahip çıktığı görülüyor" ifadelerinin torunu olarak kendisini gururlandırdığını söyledi.
- "DP iktidarı, Anadolu'nun hafızasında 'ayağa kalkma' süreci olarak kayda geçti"
Demokrat Partinin iktidara gelişini ve 10 yıllık icraatlarını da değerlendiren İleri, çok partili hayata geçişin, anlatılanların aksine tek parti yönetiminin bu millete altın tepside sunduğu bir hediye olmadığının altını çizdi.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği ile olan ilişkilerin gerilmesi ve Birleşmiş Milletlerin Türkiye'nin üyeliği için ortaya koyduğu bazı koşullar sonucunda çok partili hayata geçilmek zorunda kalındığını dile getiren İleri, 1950 seçimlerinde Demokrat Partinin çok büyük bir başarıyla iktidara geldiğini, 1954 ve 1957 seçimlerinde de bu başarı hikayesini devam ettirdiğini vurguladı.
Eleştirenlerin olabileceğini ancak Demokrat Parti iktidarı sürecinin Anadolu'nun hafızasında "ayağa kalkma" süreci olarak kayda geçtiğini söyleyen İleri, 10 yılda ortalama yüzde 8'lik bir ekonomik büyüme tutturulduğunu, 4 yeni üniversite, limanlar, şeker fabrikalarının açıldığını, barajlar, yeni yollar yapıldığını, iş yeri sayısının 23 binden 73 bine çıktığını, Arapça ezan okuma yasağının kaldırıldığını hatırlattı.
- "Muhalefetin söylemleri, cuntaya adeta yeşil ışık yakmış"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, Demokrat Partinin iktidara geldiği andan itibaren bazı çevrelerde ciddi bir huzursuzluk olduğunu, bir grup komutanın dönemin muhalefet liderine giderek "Emrinizdeyiz" dediğini aktardı.
Demokrat Partinin iktidarda olduğu dönemde muhalefet tarafından bir yalan mekanizması oluşturulduğunu ve bunun gün geçtikçe akıl almaz boyutlara ulaştığını dile getiren İleri, "öğrencilerin kıyma makinelerinden geçirildiği" şeklindeki asılsız iddiaları hatırlattı.
Bu tezviratların yayılma sürecinde ve darbe sürecinde dönemin muhalefet anlayışının çok ciddi katkıları olduğunu belirten İleri, "Bugün olduğu gibi dönemin ana muhalefeti CHP. O günlerde CHP Genel Başkanı'nın Meclis kürsüsünden yaptığı açıklamalar var. 'Şartlar yerine gelirse ihtilaller meşru olur'dan tutun, 'Türk milleti, Kore milletinden daha az haysiyetli değildir'e kadar çok ciddi söylemler var. Biz bugün o darbeyi hayata geçirenlerin günlüklerinden anlıyoruz ki bu söylemler, cuntaya adeta yeşil ışık yakmış. Bu sürece, dönemin medyası ve akademisyenlerinin katkısını da bir kenara koyamayız." değerlendirmesinde bulundu.
- Yassıada savcısı Ömer Egesel, diktatörlüğe kaymakla suçladığı DP'den milletvekili olmak istemiş
Yassıada mahkemelerinde Demokrat Partililere kendilerini savunma hakkının verilmediğini dile getiren İleri, "Dönemin Savcısı Ömer Egesel, Demokrat Partiyi 1953 yılından itibaren 'diktatörlüğe kaymakla' suçluyor. Ama kendisinin 1954 seçimlerinde Demokrat Partiden milletvekili olma talebi var. Böyle bir parodiyle karşı karşıya kalınmış." dedi.
Dönemin CHP Gençlik Kolları Başkanı Orhan Birgit'in öğrenci olaylarını organize ettiklerine dair açıklamalarını da anımsatan İleri, "Dönemin muhalefet siyaseti, bazı akademisyenleri, bazı basın mensupları darbe sürecini ve yargılama sürecini epeyce etkiliyorlar, yönlendiriyorlar ve ortaya maalesef Türk siyaset tarihine kara leke olarak geçecek ve kapanmayacak yaralar açacak durumu koyuyorlar." görüşünü paylaştı.
- "O dönem yapılan yanlışlardan ders çıkarması gerekenler, ders çıkardı mı acaba?"
CHP'deki "helalleşme" söylemlerini hatırlatan İleri, "Böyle anma günlerinde bir amacımız rahmetlileri anmak, bir amaç da dersler çıkarmak. O dönem yapılan yanlış yaklaşımlardan ders çıkarması gereken herkes ders çıkardı mı acaba veya hangi dersleri çıkardı? Bunların ortaya konması gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Bu süreçlerle yüzleşmek gerektiğini ifade eden İleri, "Bu kesinlikle geçmişe dönük bir hesaplaşma değil." dedi. İleri, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili olarak bu muhasebenin yapılması gerektiğini vurguladı.
Ömer İleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde "Türkiye Yüzyılı" vizyonunun ortaya konulduğunu ve Türkiye'nin geldiği nokta itibarıyla gelişme aşamalarının birçoğunu başarıyla geçtiğinin altını çizdi.
Gelinen bu noktada bazı yankı odaları içine girerek, başkalarını dinlemeyen ve saygı duymayanların o odalardan çıkmaları gerektiği bir döneme girildiğini kaydeden İleri, "Türkiye Yüzyılı vizyonu, aynı zamanda toplumsal gücümüzü devşirerek olacak. Bunun yolu da bu yankı odalarının zayıflatılması. Yankı odalarının zayıflaması için muhalefet siyasetinin, kimlik siyasetinden ziyade birlik siyasetine evrilmesi, düşmanlık ve nefret siyasetinden ziyade sevgi siyasetine evrilmesi, milli çıkarları her şeyin üstünde tutan bir duruş sergilemesi gerekiyor. Atık son merhalemiz bu." yorumunu yaptı.
Bunun hala mücadelesini verdikleri bir alan olduğunu söyleyen İleri, "Bunun çözümü bence 27 Mayıs darbesine giden süreci okumaktan, o zihniyetin tıkandığı noktaları teşhis etmekten ve onları çözmekten geçiyor. Bunları yapacak olanlar da pek tabii olarak o zihniyetin bugünkü temsilcileridir. Bu millet her kesimiyle feraset sahibidir. Dolayısıyla bu millet, bu çarpık muhalefet anlayışının düzelmesine de vesile olacaktır, bunu sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
Türkiye Yüzyılı'nda Meclisin gerektiğinde birleşmeyi, gerektiğinde eleştirmeyi bileceğini, bu ülkedeki vatandaşların yüzde 52'sine hakaret eden birinin hiçbir genel başkanın onur konuğu olarak protokolde yer almayacağını dile getiren İleri, gelecekte böyle bir Türkiye göreceklerine gönülden inandığını söyledi.
- Özür talebini hatırlattı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, daha önceki yıllarda dile getirdiği özür talebini de hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Özür dileyin, o dönemki genel başkanınızın Mecliste yaptığı konuşmalarda 'Türk milleti, Kore milletinden daha az haysiyetli değildir.' ve 'Şartlar tamam olursa ihtilal meşru olur.' dediği ve darbecilere adeta yeşil ışık yaktığı için. Özür dileyin, o dönem faaliyet gösteren gençlik kollarınızın ve hatta bazı dönem milletvekillerinizin toplumsal kargaşa çıkarmak için ortaya koydukları çabalar için. Özür dileyin, o dönemki genel başkanınızın, kendisini arayan darbeciye 'Memleket ve millet için hayırlı bir iş yaptınız. Büyük bir iş başardınız. Mutlu ve uğurlu olmasını dilerim. Başarınız için ben sizin emrinizdeyim.' dediği ve darbeyi meşrulaştırmaya çalıştığı için. Özür dileyin, o dönemki genel başkanınız, kıyma makinelerinden geçirildiği iddia edilen gençlere dair kurulan parti araştırma komisyonu bir bulgu bulunamadığını ifade ettiğinde, 'Olmaz. Yoktur demeyeceksiniz, vardır imajı vereceksiniz.' dediği için. Özür dileyin, o dönemki genel başkanınız, idam süreçlerini durdurmaktan imtina ettiği, 'Başladıkları işi bitirsinler' yaklaşımıyla son dakikada göstermelik bir talepte bulunmakla yetindiği için. Özür dileyin, 27 Mayıs darbe sürecine giden yolda ve takip eden yargılama sürecinde, darbenin içinde, dışında değil, bir azmettirici ve meşrulaştırıcı olarak adeta merkezinde olduğunuz için."