Ahzap gruplar anlamına gelmektedir. 73 ayet olan Ahzap suresi adını 20. ve 22. ayetinde geçen el Ahzap kelimesinden almıştır. Ahzap suresinde müminler takva, tevekkül ve ilahi emirlere itaate davet edilmiştir. Evlat edinme durumunun anlatıldığı Ahzap suresinde kan hısımlığı dışındaki velayet bağına da değinilmiştir. Peki Ahzap suresi kaç ayettir? Ahzap suresi okunuşu ve anlamı nasıldır? Ahzap suresi Arapça ve Türkçe okunuşu nasıldır? Son mukaddes kitap Kuranın 34. suresi olan Ahzap suresine dair detaylı bilgiler haberimizde...
Kısaca Konusu : 1. Hz. Peygamber’e ve onun şahsında ümmetine takvâ, tevekkül ve ilâhî emirlere itaat tavsiyesi.
2. Ana baba ve çocuklar arasındaki meşrû ve hukukî bağ, evlât edinme âdeti.
3. Kan hısımlığı dışındaki velâyet bağı.
4. Ahzâb Savaşı, bu savaş vesilesiyle münafıkların psikolojileri vedavranışlarıyla ilgili açıklamalar.
5. Hz. Peygamber’in müstesna şahsiyeti, Allah nezdindeki durumu ve derecesi, aile hayatı; kendisine ve eşlerine mahsus evlenme, boşanma, örtünme, sosyal ilişkiler konularına ait hükümler, onun ailesiyle müminler arasındaki ilişki.
6. Kadın erkek farkı gözetilmeksizin bütün müminlerin ibadet, itaat ve erdemli davranışlara teşvik edilmesi.
7. Kadınların giysileri.
8. Emanet kavramı ve emanete riayet etmenin önemi.
Fazileti : Kim Ahzâb sûresini okur ve âilesine ve câriyesine öğretirse, kabir azâbından kurtulur. (Hadîs-i şerîf-Envâr-üt-tenzîl ve Esrâr-üt-te’vîl)
AHZAB SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU Bismillahirrahmanirrahim
1. Ya eyyühen nebiyyüttekîllahe ve la tütîîl kafirîne vel münafikîyn innellahe kane alîmen hakîma
2. Vettebî’ma yuha ileyke mir rabbik innellahe kane bima ta’melune habîra
3. Ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekîla
4. Ma cealellahü li racülim min kalbeyni fî cevfih ve ma ceale ezvacekümüllaî tüzahirune minhünne ümmehatiküm ve ma ceale ed’îyaeküm ebnaeküm zaliküm kavlüküm bi efvahiküm vallahü yekulül hakka ve hüve yehdis sebîl
5. Üd’uhüm li abaihim hüve akseu îndellah fe il lem ta’lemu abaehüm fe îhvanüküm fid dîni ve mevalîküm ve leyse aleyküm cünahun fîma ahta’tüm bihî ve lakim ma teammedet kulubüküm ve kanellahü ğafurar rahîyma
6. Ennebiyyü evla bil mü’minîne min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm ve ülül erhami ba’duhüm evla bi ba’dîn fî kitabillahi minel mü’minîne vel mühacirîne illa en tefalu ila evliyaiküm ma’rufa kane zalike fil kitabi mestura
7. Ve iz ehazna minen nebiyyîne mîsakahüm ve minke ve min nuhîv ve ibrahîme ve musa ve îysebni memeryeme ve ehazna minhüm mîsakan ğalîza
8. Li yes’eles sadikîyne an sîdkîhim ve eadde lil kafirîne azaben elîma
9. Ya eyyühellezîne amenüzküru nî’metellahi aleyküm iz caetküm cünudün fe erselna aleyhim rîhav ve cünudel lem teravha ve kanellahü bima ta’melune besîyra
10. İz cauküm min fevkîküm ve min esfele minküm ve iz zağatil ebsaru ve beleğatil kulubül hanacira ve tezunnune billahiz zununa
11. Hünalikebtüliyel mü’minune ve zülzilu zilzatlen şedîda
12. Ve iz yekulül münafikune vellezîne fî kulubihim meradum ma veaddenellahü ve rasulühu illa ğurura
13. Ve iz kalet taifetüm minhüm ya ehle yesribe la mükame leküm farciu ve yeste’zinü ferîkum minhümün nebiyye yekulune inne büyutena avratüv ve ma hiye bi avrah iy yürîdune illa firara
14. Ve lev dühîlet aleyhim min aktariha sümme süilül fitnete le atevha ve ma telebbesu biha illa yesîra
15. Ve le kad kanu ahedüllahe min kablü la yüvellunel edbar ve kane ahdüllahi mes’ula
16. Kul ley yenfeakümül firaru in ferartüm minel mevti evil katli ve izel la tümetteune illa kalîla
17. Kul men zellezî ya’sîmüküm minellahi in erade biküm suen ev erade biküm rahmeh ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyev ve la nesîyra
18. Kad ya’lemüllahül müavvikîyne minküm ve kailîne li îhvanihim helümme ileyna ve la ye’tunel be’se illa kalila
19. E şîhhaten aleyküm Fe iza cael havfü raeytehüm yenzurune ileyke teduru a’yünühüm kellezî yuğşa aleyhi minel mevt fe iza zehebel havfü selekuhüm bi elsinetin hîdadin eşîhhaten alel hayr ülaike lem yü’minu fe ahbetallahü a’malehüm ve kane zalike alellahi yesîra
20. Yahsebunel ahzabe lem yezhebu ve iy ye’til ahzabü yeveddu lev ennehüm badune fil a’rabi yes’elune an embaiküm ve lev kanu fîküm ma katelu illa kalîla
21. Le kad kane leküm fî rasulillahi üsvetün hasenetül li men kane yercüllahe vel yevmel haîra ve zekerallahe kesîra
22. Ve lemma rael mü’minunel ahzabe kalu haza ma veadenellahü ve rasulühu ve sadekallahü ve rasulühu ve ma zadehüm illa îmanev ve teslîma
23. Minel mü’minîne ricalün sadeku ma ahedüllahe aleyh fe minhüm men kada nahbehu ve minhüm mey yentezîru ve ma beddelu tebdîla
24. Li yecziyellahüs sadikîyne bi sîdkîhim ve yüazzibel münafikîyne in şae ev yetube aleyhim innellahe kane ğafurar rahîyma
25. Ve raddellahüllezîne keferu bi ğayzîhim lem yenalu hayra ve kefallahül mü’minînel kîtal ve kanellahü kaviyyen azîza
26. Ve enzelellezîne zaheruhüm min ehlil kitabi min sayasîyhim ve kazefe fî kulubihimür ru’be ferîkan taktülune ve te’sirune ferîka
27. Ve evraseküm erdahüm ve diyarahüm ve emvalehüm ve erdal lem tetauha ve kanellahü ala külli şey’in kadîra
28. Ya eyyühen nebiyyü kul li ezvacike in küntünne türidnel hayated dünya ve zîneteha fe tealeyne ümettî’künne ve üserrîhkünne serahan cemîla
29. Ve in küntünne türidnellahe ve rasulehu ved daral ahîrate fe innellahe eadde lil muhsinati minkünne ecran azîyma
30. Ya nisaen nebiyyi mey ye’ti minkünne bi fahîşetim mübeyyinetiy yudaaf lehel azabü d’feyn ve kane zalike alellahi yesîra
31. Ve mey yaknüt minkünne lillahi ve rasulihî ve ta’mel salihan nü’tiha ecraha merrateyni ve a’tedna leha rizkan kerîma
32. Ya nisaen nebiyyi lestünne ke ehadim minen nisai inittekaytünne fe la tahda’ne bil kavli fe yatmeallezî fî kalbihî meraduv ve kulne kavlem ma’rufa
33. Ve karne fî büyutikünne ve la teberracne teberrucel cahiliyyetil ula ve ekîmmes salete ve atînez zekate ve etî’nellahe ve rasuleh innema yürîdüllahü li yüzhibe ankümür ricse ehlel beyti ve yütahhiraküm tathîra
34. Vezkürne ma yütla fî büyutikünne min ayatillahi vel hîkmeh innellahe kane latîyfen habîra
35. İnnel müslimîne vel müslimati vel mü’minîne vel mü’minati vel kanitîne vel kanitati ves sadikîyne ves sadikati ves sabirîne ves sabirati vel haşiîyne vel haşiati vel mütesaddikîyne vel mütesaddikati ves saimîne ves saimati vel hafizîyne fürucehüm vel hafizate vez zakirînellahe kesîrav vez zakirati eaddelahü lehüm mağfiratev ve ecran azîyma
36. Ve ma kane li mü’miniv ve la mü’minetin iza kadallahü ve rasulühu emran ey yekune lehümül hîyeratü min emrihim ve mey ya’sîllahe ve rasulehu fe kad dalle dalalem mübîna
37. Ve iz tekulü lillezî en’amellahü aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekîllahe ve tuhfî fî nefsike mellahü mübdîhi ve tahşen nas vallahü ehakku en tahşah felemma kada zeydüm minha vetaran zevvecnakeha li key la yekune alel mü’minîne haracün fi ezvaci ed’îyaihim iza kadav minhünne vetara ve kane emrullahi mef’ula
38. Ma kane alen nebiyyi min haracin fîma feradallahü leh sünnetellahi fillezîne halev min kabl ve kane emrullahi kaderam makdura
39. İllezîne yübelliğune risalatillahi ve yahşevnehu ve la yahşevne ehaden ilellah ve kefa billahi hasîba
40. Ma kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyîn ve kanellahü bi külli şey’in alîma
41. Ya eyyühellezîne amenüzkürullahe zikran kesîra
42. Ve sebbihuhu bükratev ve esîyla
43. Hüvellezî yüsallî aleyküm ve melaiketühu li yuhriceküm minez zulümati ilen nur ve kane bil mü’minîne rahîyma
44. Tehîyyetühüm yevme yelkavnehu selam ve eadde lehüm ecran kerîma
45. Ya eyyühen nebiyyü inna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve nezîra
46. Ve daîyen ilellahi bi iznihî ve siracem münîra
47. Ve beşşiril mü’minîne bi enne lehüm minellahi fadlen kebîra
48. Ve la tütîîl kafirîne vel münafikîyne ve da’ ezahüm ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekîla
49. Ya eyyühellezîne amenu iza nekahtümül mü’minati sümme tallaktümuhünne min kabli en temessuhünne femaleküm aleyhinne min îddetin ta’tedduneha fe mettiuhünne ve serrihuhünne serahan cemîla
50. Ya eyyühen nebiyyü inna ahlelna leke ezvacekellatî ateyte ücurahünne ve ma meleket yemînüke memma efaellahü aleyke ve benati ammike ve benati ammatike ve benati halike ve benati halatikellatî hacerne meake vemraetem mü’mineten iv vehebet nefseha lin nebiyyi in eraden nebiyyü ey yestenkihaha halisatel leke min dunil mü’minîn kad alimna ma feradna aleyhim fî ezvacihim ve ma meleket eymanühüm li keyla yekune aleyke harac ve kanellahü ğafurrar rahîyma
51. Türcî men teşaü minhünne ve tü’vî ileyke men teşa’ ve menibteğayte mimmen azelte fe la cünaha aleyk zalike edna en tekarra a’yünühünne ve la yahzenne ve yerdayne bima ateytehünne küllühünn vallahü ya’lemü ma fî kulubiküm ve kanellahü alîmen halîma
52. La yehîllü leken nisaü min ba’dü ve la en tebeddele bihinne min ezvaciv ve lev a’cebeke husnühünne illa ma meleket yemînük ve kanellahü ala külli şey’ir rakîyba
53. Ya eyyühellezîne amenu la tedhulu büyuten nebiyyi illa ey yü’zene leküm ila taamin ğayra nazîrîne inahü ve lakin iza düîytüm fedhulu fe iza taîmtüm fenteşiru ve la müste’nisîne li hadîs inne zaliküm kane yü’zin nebiyye fe yestahyî minküm vallahü la yestahyî minel hakk ve iza seeltümuhünne metaan fes’eluhünne miv verai hîcab zaliküm atheru li kulubiküm ve kulubihinn ve ma kane leküm en tü’zu rasullellahi ve la en tenkihu ezvacehu mim ba’dihî ebeda inne zaliküm kane îndellahi azîyma
54. İn tübdu şey’en ev tuhfuhü fe innellahe kane bi külli şey’in alîma
55. La cünaha aleyhinne fî abaihinne ve la ebnaihinne ve la îhvanihinne ve la ebnai îhvanihinne ve la ebnai ehavatihinne ve la nisaihinne ve la ma meleket eymanühünn vettekîynellah innellahe kane ala külli şey’in şehîda
56. İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezîne amenu sallu aleyhi ve sellimu teslîma
57. İnnellezîne yü’zunellahe ve rasulehu leanehümüllahü fid dünya vel ahîrati ve eadde lehüm azabem mühîna
58. Vellezîne yü’zunel mü’minîne vel mü’minati bi ğayri mektesebu fe kadîhtemelu bühtanev ve ismem mübîna
59. Ya eyyühen nebiyyü kul li ezvacike ve benatike ve nisail mü’minîne yüdnîne aleyhinne min celabîbihinn zalike edna ey yu’rafne fe la yü’zeyn ve kanellahü ğafurar rahîyma
60. Le il lem yentehil münafikune vellezîne fî kulubihim meraduv vel mürcifune fil medîneti le nuğriyenneke bihim sümme la yücaviruneke fîha illa kalila
61. Mel’unîne eyne ma sükîfu ühîzu ve kuttilu taktila
62. Sünnetellahi fillezîne halev min kabl ve len tecide li sünnetillahi tebdîla
63. Yes’elüken nasü anis saah kul innema îlmüha îndellah ve ma yüdrîke lealles saat tekunü karîba
64. İnnellahe leanel kafirîne ve eadde lehüm seîyra
65. Halidîne fîha ebeda la yecidune veliyyev ve la nesîyra
66. Yevme tükallebü vücuhühüm fin nari yekulune ya leytena eta’nellahe ve eta’ner rasula
67. Ve kalu rabbena inna eta’na sadetena ve küberaena fe edallunes sebîla
68. Rabbena atihim dî’feyni minel azabi vel’anhüm la’nen kebîra
69. Ya eyyühellezîne amenu la tekunu kellezîne azev musa fe berraehüllahü mimma kalu ve kane îndellahi vecîha
70. Ya eyyühellezîne amenüttekullahe ve kulu kavlen sedîda
71. Yuslîh leküm a’maleküm ve yağfir leküm zünubeküm ve mey yütîîllahe ve rasulehu fe kad faze fevzen azîyma
72. İnna aradnel emanete ales semavati vel erdî vel cibali fe ebeyne ey yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehel insan innehu kane zalumen cehula
73. Li yüazzibellahül münafikîyne vel münafikati vel müşrikîne vel müşrikati ve yetubellahü alel mü’minîne vel mü’minat ve kanellahü ğafurar rahîyma
AHZAP SURESİNİN ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Ey Peygamber! Allah’tan kork, kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Şüphesiz ki Allah çok iyi bilendir, hükmünde hikmet sahibidir.
2. Rabbinden sana vahyedilene uy! Şüphesiz ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
3. Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.
4. Allah hiç kimsenin göğsünde iki kalp yaratmamıştır. Zihar yaptığınız eşlerinizi de analarınız kılmamıştır. Evlâtlıklarınızı öz oğullarınız gibi saymanızı meşru kılmamıştır. Bunlar sizin dillerinize doladığınız sözlerden ibarettir. Allah gerçeği söylemektedir. Doğru yola O eriştirir.
5. Onları babalarına nisbet ederek çağırın. Allah katında en doğrusu budur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata ederek söylediklerinizde size bir vebal yoktur, fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.
6. O Peygamber müminlere öz nefislerinden evlâdır, canlarından da ileridir. Zevceleri ise müminlerin anneleridir. Akraba olanlar, Allah’ın kitabında (miras hususunda) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız hariçtir. Bunlar Kitap’ta yazılıdır.
7. Hatırla o zamanı ki, biz peygamberlerden kesin söz almıştık. Resulüm! Senden de, Nuh’dan da, İbrahim’den de, Musa’dan da, Meryem oğlu İsa’dan da pek sağlam bir söz aldık.
8. Allah sâdıklara sadâkatlerinden sormak için bunu yaptı. Kâfirler için de çok acıklı bir azap hazırladı.
9. Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir zaman üzerinize ordular saldırmıştı da biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptıklarınızı görmektedir.
10. Hani onlar hem yukarınızdan hem de aşağı tarafınızdan üzerinize gelmişti. Gözler dönmüş, yürekler ağızlara gelmişti. Ve siz Allah hakkında türlü zanlarda bulunuyordunuz!
11. İşte orada iman sahipleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı.
12. Hani o zaman münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: “Allah ve Resul’ü bize sadece kuru vaadlerde bulundular.” diyorlardı.
13. İçlerinden bir takımı: “Ey Yesribliler! Tutunacak yeriniz yok, geri dönün” demişti. İçlerinden bir topluluk da Peygamber’den: “Evlerimiz emniyette değil” diyerek izin istiyorlardı. Oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı.
14. Eğer Medine’nin her yanından üzerlerine saldırılsaydı, sonra kendilerinden fitne çıkarmaları istenseydi, hemen buna girişip derhal yapmaktan geri kalmazlardı.
15. Oysa bunlar andolsun ki daha önce, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah’a kesin söz vermişlerdi. Allah’a verilen kesin söz ise elbette sorulacaktır.
16. Resulüm! De ki: “Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size aslâ fayda vermez. Aksi takdirde (eceliniz gelmediği için ölümden kaçmış gözükseniz) bile (dünyada yaşatılarak) istifade ettirileceğiniz zaman çok azdır.
17. Resulüm! De ki: “Eğer Allah size bir kötülük dilemişse, sizi O’ndan koruyacak, veya size rahmet etmeyi dilemişse (ona engel olacak) kim vardır? Onlar Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı bulabilirler!
18. Doğrusu Allah içinizden sizi alıkoyanları ve kardeşlerine: “Bize gelin!” diyenleri kesinlikle bilir. Onlardan pek azı (o da gösteriş olarak) savaşa gelir. (Çoğunluğu ise savaşa gelmezler).
19. Size karşı oldukça kıskanç ve cimridirler. Korku geldiği zaman, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince de, iyiliğinizi çekemeyerek sivri dilleri ile sizi incitirler. Onlar iman etmiş değillerdir. Bunun için de Allah onların yaptıklarını boşa çıkartmıştır. Bu, Allah’a göre pek kolaydır.
20. Onlar Ahzab’ın (düşman birliklerinin) gitmediklerini sanıyorlardı. Düşman birlikleri tekrar gelmiş olsalardı, isterler ki çöllerde bedevilerin yanında bulunsunlar da sizin haberlerinizi sorsunlar. Zaten aranızda bulunsalardı, pek az savaşırlardı.
21. Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir nümunedir.
22. Müminler ahzabı (düşman birliklerini) gördüklerinde: “İşte Allah ve Resul’ünün bize vâdettiği! Allah ve Resul’ü doğru söylemiştir.” dediler. Bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı.
23. Müminler içinde öyle erler vardır ki, Allah’a vermiş oldukları ahde sadakat gösterirler, onlardan kimi bu uğurda canını fedâ etti, kimi de bu dâveti beklemektedir. Ahidlerini hiç değiştirmemişlerdir.
24. Ki Allah sadâkat gösterenleri sadâkatleri sebebiyle mükâfatlandırsın, münafıklara da dilerse azap etsin veyahut tevbelerini kabul buyursun. Şüphesiz ki Allah çok yarlığayıcıdır, çok merhametlidir.
25. Allah o kâfirleri öfke ve kinleriyle geri çevirdi. Onlar hiç hayra eremediler. Allah savaşta müminlere yetti. Allah kuvvetlidir, Azîz’dir.
26. Allah, ehl-i kitaptan, kâfirleri destekleyenleri kalelerinden indirmiş ve kalplerine korku salmıştı. Onların kimini öldürüyor, kimini esir alıyordunuz.
27. Yerlerini, yurtlarını, mallarını ve henüz ayağınızı dahi basmadığınız yerleri Allah size miras olarak verdi. Allah’ın her şeye gücü yeter.
28. Ey Peygamber! Hanımlarına söyle: “Eğer dünya hayatını ve onun ziynetini istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerini vereyim de sizi güzellikle salıvereyim.”
29. Eğer Allah’ı, Peygamber’ini ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah içinizden güzel davranan hanımlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
30. Ey Peygamber hanımları! Sizden her kim açık bir hayâsızlıkla gelecek olursa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah’a göre kolaydır.
31. Sizden her kim de Allah’a ve Resul’üne itaat edip sâlih amel işlerse, onun ecrini de iki kat veririz. Ona bol bir rızık da hazırlamışızdır.
32. Ey Peygamber hanımları! Sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer takvâ sahibi olmak istiyorsanız, edâlı konuşmayın. Kalbinde hastalık bulunan kimse kötü şeyler ümit eder. Daima ciddi ve ağırbaşlı söz söyleyin.
33. Vakar ile evlerinizde oturun. İlk cahiliye çağı kadınlarının açılıp saçılması gibi açılıp saçılarak yürümeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Peygamber’e itaat edin. Ey Ehl-i beyt! Allah sizden kiri, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister.
34. Evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz ki Allah Lâtif’tir, haberdar olandır.
35. Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, itaat eden erkekler ve itaat eden kadınlar, sâdık erkekler ve sâdık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşû duyan erkekler ve huşû duyan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlar; İşte Allah bunlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
36. Allah ve Resul’ü bir işe hüküm verdiği zaman, mümin bir erkekle mümin bir kadın için, artık o işte kendi arzularına göre seçme hakkı yoktur. Allah’a ve Resul’üne başkaldırıp isyan eden kimse hiç süphesiz ki apaçık bir şekilde sapıklığa düşmüş olur.
37. Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye; “Eşini yanında tut, Allah’tan kork!” diyordun da, Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyor, insanlardan çekiniyordun. Oysa asıl korkulmaya lâyık olan Allah idi. Nihayet Zeyd’in o kadınla bir bağı kalmayınca biz onu sana nikâhladık. Böylece evlatlıkların eşleriyle bir bağı kalmayınca, onlarla evlenmek hususunda müminlere bir vebal olmadığı bilinsin. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.
38. Allah’ın kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber’e bir güçlük (herhangi bir vebâl) yoktur. Ondan önce gelip geçen (peygamberler) arasında da Allah’ın sünneti (âdeti) böyle idi. Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek yazılmış bir kaderdir.
39. Onlar ki Allah’ın risaletini tebliğ ederler, Allah’tan korkarlar, O’ndan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah yeter.
40. Muhammed içinizden herhangi bir adamın babası değil, fakat o Allah’ın Resul’ü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir.
41. Ey iman edenler! Allah’ı çok çok zikredin.
42. Ve O’nu sabah-akşam tesbih edin.
43. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için rahmet eden O’dur. Melekleri de size duâ ederler. Allah müminlere karşı çok merhametlidir.
44. O’na kavuşacakları gün onlara yapılacak iltifat “Selâm” dır. Onlara çok değerli bir mükâfat hazırlamıştır.
45. Ey Peygamber! Biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
46. Allah’ın izniyle Allah’a çağıran ve nur saçan bir kandil olarak.
47. Resulüm! Müminlere Allah tarafından büyük bir lütuf olduğunu müjdele.
48. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların eziyetlerine aldırma. Allah’a tevekkül et! Vekil olarak Allah yeter!
49. Ey iman edenler! Mümin kadınları nikahlayıp da henüz onlara dokunmadan boşarsanız, sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Bu takdirde hemen nikah haklarını verin ve güzellikle serbest bırakın.
50. Ey Peygamber! Şüphesiz ki biz mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan câriyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini Peygamber’e hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Biz hanımları ve ellerinin altında bulunan câriyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. Ki, sana herhangi bir zorluk olmasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
51. Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Geriye bıraktıklarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir vebâl yoktur. Böyle yapman, onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğin şeylere râzı olmaları için daha elverişlidir. Allah kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyla bilendir, hilim sahibidir.
52. Bundan sonra artık başka kadınlar helâl olmaz. Güzellikleri hoşuna gitse de hiçbirini başka eşlerle değiştirmen de (helâl değildir). Ancak sahip olduğun câriyen başka. Allah her şeyi görüp gözetendir.
53. Ey müminler! Bundan sonra peygamberinizin evlerine yemeğe dâvet olunmadıkça vakitli-vakitsiz girmeyin. Dâvet edildiğiniz zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın, söze sohbete dalıp kalmayın. Çünkü bu hâliniz Peygamber’i üzüyor, o da size bir şey söylemekten utanıyor. Allah ise gerçeği açıklamaktan çekinmez. Peygamber’in zevcelerine herhangi bir şey soracağınız vakit perde arkasından sorun. Böyle yapmakla hem sizin gönülleriniz hem de onların gönülleri daha temiz kalır. Sizin Allah’ın Resul’ünü üzmeniz ve ondan sonra onun hanımlarını nikâhlamanız aslâ caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında çok büyük bir günahtır.
54. Bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de muhakkak ki Allah her şeyi bilendir.
55. Onlara (Peygamber’in hanımlarına) babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları (mümin kadınlar) ve ellerinin altında bulunan câriyeleri hususunda bir vebal yoktur. (Ey Peygamber hanımları!) Allah’tan korkun! Şüphesiz ki Allah her şeye şâhittir.
56. Şüphesiz ki Allah ve melekleri Peygamber’e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât ve selâm getirin ve gönülden teslim olun.
57. Allah’ı ve Peygamber’ini incitenlere, Allah dünyada da âhirette de lânet etmiştir. Onlara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
58. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz ki bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.
59. Resulüm! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. (Zaruri bir ihtiyaçları olup dışarı çıkmak istedikleri zaman), dış elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onların ahlâksız kadınlardan olmadıklarının bilinmesi ve incitilmemesi için daha elverişlidir. Allah çok bağışlayandır, merhamet edendir.
60. Andolsun ki münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve Medine’de yalan haber yayanlar vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz. Sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler.
61. Hepsi de lânetlenmiş olarak, nerede ele geçirilirlerse yakalanırlar ve öldürülürler.
62. Allah’ın daha önce geçmiş olanlara uyguladığı sünneti (âdeti) budur. Sen Allah’ın sünnetinde aslâ bir değişiklik bulamazsın.
63. Resulüm! İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi Allah’ın katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.”
64. Şüphesiz ki Allah kâfirlere lânet etmiş ve onlar için çılgın bir ateş hazırlamıştır.
65. Orada ebedî kalacaklardır, hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamayacaklardır.
66. Yüzleri ateşte çevrildiği gün: “Eyvah bize! Keşke Allah’a itaat etseydik, Peygamber’e itaat etseydik!” derler.
67. Ey Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, onlar da bizi yoldan saptırdılar.
68. Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver. Onları büyük bir lânete uğrat.
69. Ey iman edenler! Musa’yı incitenler gibi olmayın. Allah onu, söylediklerinden temize çıkardı. O Allah katında değerli bir kimse idi.
70. Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.
71. Ki, Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederse o gerçekten büyük kurtuluşa ermiştir.
72. Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, korkup endişeye düştüler. Onu insan yüklendi. Çünkü insan çok zâlim ve çok câhildir.
73. (Allah bu emaneti insana vermek suretiyle) münafık erkeklere ve münafık kadınlara, müşrik erkeklerle, müşrik kadınlara azap edecek, inanan erkeklerin ve inanan kadınların da tevbesini kabul buyuracaktır. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
AHZAB SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR? Surede ele alınan konular zaman itibariyle birbirini izleyen bir dönemde meydana geldiği için burada söz konusu edilmiştir. Surede Hendek veya diğer adıyla Ahzab gazvesinin çeşitli durumlarını anlatmak ve Resulullah’a bazı açıklamalarda bulunmak üzere gelen ayetler yer almaktadır. Surenin, münafıkların bazı tavırlarını açığa vurmak, Zeyd b. Harise’nin, hanımı Zeyneb binti Cahş ile olan münasebetlerinden söz etmek, Müslüman kadınların ahireti tercih etmeleri gerektiğinden ve takvalarından bahsetmek üzere nazil olduğu kaydedilmektedir.
AHZAB SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
esulullah (Sallallahü Alehi ve Sellem) buyurdu ki: ” Her kim Ahzab suresini okursa ve ailesine ve emri altındakilere öğretirse, Allah’ü Teala o kişiyi kabir azabından korur.”(Ebu Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri (Şrşadü Aklis-Selim), 7/119)
Bu Sure hakkında Rivayet Edildi ki:
* Ahzab suresini okuyanlar, melekler tarafından ‘ çok şükreden kimseler olarak’ çağrılırlar.
* Nasip ve kısmetin açılması için 7 defa okunur.
* Her kim Ahzab Suresinin 45-48. ayetlerini yazar ve bir suyun içine koyar ve bu ayetleri yed gün kuşluk namazından sonra sürekli tekrarlar ve o bu sudan yüzüne serperse, insanlar arasında sevilip ayılır ve iyi bir etki bırakır.
* Uyku şikayeti olan kişi, yatağa gireceği zaman Ahzab suresinin 56. ayetini Besmele ile okuyup dua etmelidir.
* Ahzab Suresini, 41 defa okuyanın, işinde, ticaretinde, kazancı bol ve bereketli olur, Allah u teala bütün zor işlerini kolaylaştırır ve kendisine bereketini ihsan buyurur. Ahzab Suresi Kuran-ı kerimin 419. sayfasındadır. Azhab Suresi Faziletleri;Kısmetin açılması için okunur.