Dünya Ahıskalı Türkler Birliği (DATÜB) Akdeniz Temsilciliği tarafından düzenlenen iftar programında konuşan Mevlüt Çavuşoğlu, Başkan Erdoğan’ın selamını Ahıska Türklerine ileterek Türkiye’de olan bütün Ahıska Türklerine vatandaşlık verileceğini söyledi. Bu müjdeli haberden sonra birçok kişi Ahıska Türklerini yakından tanımak için araştırmalara başladı. İşte bizlerde sizin için bu araştırmaları yaparak siz okuyucularımıza sunduk.
Ahıska TürkleriAhıska Türkleri, Gürcistan'ın güneybatısındaki Ahıska bölgesinde yaşayan bir Türk topluluğudur. Müslüman olan bu topluluk, 20. yüzyılın ikinci yarısında Ahıska olarak da bilinen Ahaltsihe merkezli olarak adlandırılmıştır. Bölgenin adından dolayı Ahıska Türkleri olarak da bilinirler. Ahıska Türkeri’nin kökeni, Orta Asya'da yaşamış olan Türk boylarına dayanmaktadır ve bölgede uzun yıllar Türk kültürü ve dilini korumuşlardır. Ancak 2. Dünya savaşı sırasında Sovyetler Birliği tarafından silah altına alınan Ahıska Türkleri savaşta ciddi kahramanlıklar gösterdiği halde Stalin tarafından vagonlara bindirilerek sürgüne gönderilmiştir. Bu sürgünden dolayı yüzlerce yıllık ata topaklarından sürülerek diaspora halinde yaşamaya başlamışlardır. Günümüzde ise, Ahıska Türkleri dünyanın farklı ülkelerinde yaşamaktadır ve kültürlerini korumaya devam etmektedirler.
Ahıska Türkleri nerede yaşıyorAhıska Türkleri, tarihsel olarak Ahıska bölgesinde yaşamıştır. Ahıska bölgesi, günümüzde Gürcistan sınırları içinde yer almaktadır. Ancak, Ahıska Türkleri, tarihsel süreçte farklı imparatorluklar tarafından yönetilmiş ve bu nedenle diaspora halinde yaşamaktadır. Bugün, Ahıska Türkleri dünyanın farklı ülkelerinde yaşamaktadır. Özellikle Türkiye, ABD, Kanada ve Avrupa Birliği ülkelerinde yoğunluklu olarak bulunurlar. Ayrıca, Rusya, Ukrayna, Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan gibi ülkelerde de Ahıska Türkleri yaşamaktadır.
Ahıska SürgünüTarihe kara bir leke olarak geçen Ahıska Sürgünü, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği lideri Stalin'in emriyle gerçekleştirilen bir sürgün hareketidir. Stalin’in emriyle birkaç saat içinde vagonlara bindirilerek ata toraklarından koparılan Ahıska Türkleri, "potansiyel düşman" olarak görüldüğü için Orta Asya'ya sürgün edilmiştir. 1944 yılında gerçekleştirilen bu sürgünde, yaklaşık 120.000 Ahıska Türkü Orta Asya'ya sürülmüştür. "ölüm katarı" olarak adlandırılan hayvan vagonlarına istiflenerek sürgün edilen birçok Ahıska Türkü hayatını kaybetmiş ve birçoğu sürgünde zor şartlar altında yaşamak zorunda kalmıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, Ahıska Türkleri bazı ülkelerde sürgünde yaşamaya devam etmişlerdir. Günümüzde, Ahıska Türkleri tarihi vatanlarına geri dönmeyi ve haklarına kavuşmayı talep etmektedirler.
Ahıska Türkleri vatandaşlıkSovyetler Birliğinin yıkılmasıyla bağımsızlıklarına kavuşan orta Asya Türkleri ile yakın ilişkiler kuran Türkiye farklı ülkelerde yaşayan Ahıska Türkleriyle yakından ilgilenmiştir. Özellikle dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal zamanında Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkarılan Ahıska Türklerinin Kabul ve İskanına Dair Kanun gereğince bir grup Ahıska Türkü 1991’de Türkiye’nin Iğdır şehrine iskân edildi. Daha sonraki süreçte kendi imkanlarıyla gelen Ahıska Türkleri başta Bursa, Ankara, Antalya, Kocaeli, Eskişehir gibi şehirlere yerleşerek yeni bir hayat kurmuştur. Özellikle günümüzde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel ilgi ve alaka gösterdiği Ahıska Türklerine Türk vatandaşlığı verilerek kardeşlik bağlarımızı daha da güçlendirilmektedir.
Ahıska Türkleri kültürüMüslüman Sünni inancına sahip olan Ahıska Türkleri Ramazan ve Kurban Bayramlarına büyük önem verirler. Bayram namazlarının ardından ilk ziyaret yaşlılara yapılır ve bu gelenek sadece akrabalara değil herkese yönelik olarak sürdürülür. Bu geleneğe sadık kalan Ahıska Türkleri, yaşadıkları her coğrafyada birbirlerine sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır. Bayram öncesi hazırlıklar yapılır ve pişirilen hamur işleri masaya veya "feşhun" olarak bilinen örtüye dizilerek misafirlere ikram edilir. Ayrıca ocak ayının 13'ünde "Tazayıl" (yeni yıl) kutlanır ve bugün çeşitli eğlenceler ve hediyelerle kutlanır. Nevruz Bayramı ise pek coşkuyla kutlanmaz, ancak Orta Asya ve Kafkasya'da yaşayan Türklerin kutladığı gibi toprağın uyanışı ve baharın gelişi olarak algılanır.