Adli Tıp'ın darbecilerle ilgili kararı tartışmalıdır

28 Şubat döneminde darbecilere karşı verdiği hukuk mücadelesiyle yakından tanıdığımız Avukat Hüsnü Tuna darbecilerle ilgili Adli Tıp'ın verdiği raporun objektif olmadığını söyledi.

RÖPORTAJ: FATMA GÜLŞEN KOÇAK

28 Şubat darbecilerinin salıverilmesi kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Özellikle darbe mağdurları ve o dönemde darbecilere karşı çetin bir mücadele veren hukukçular ve aktivistler bu karara karşı çeşitli platformlarda tepkilerini göstermekten geri durmuyor. Yaşlılık hastalık gibi mağduriyetlerin göz önünde bulundurularak verilen karar kamuoyunu ikna etmediği görülüyor.

KARAR VİCDANLARI YARALADI

Bazı darbecilerin kin ve intikam yüklü açıklamaları da vicdanları yaralamış durumda. Darbe mağdurları darbecilere gösterilen müsamahanın yeni darbecilere cesaret vereceği görüşünü savunuyor. Bununla birlikte Sivas mazlumları gibi hastalık ve yaşlılıkla mücadele eden mahkumların hapiste tutulması benzer gerekçelerin onlara gösterilmemesi tartışılmaya devam ediyor. 28 Şubat döneminde mağdur edilen insanların her alanda yaşadığı hak ihlallerine karşı yürütmeyi durdurma davaları açarak verdiği hukuk mücadelesiyle tanınan Aktivist Avukat Hüsnü Tuna ile darbecilerin hapisten çıkarılma sürecini konuştuk.

Bir döneme damgasını vuran ve yaptıkları zulümlerle sayısız insanın hayatını karartan 28 Şubat darbecilerinin adli tıpça aklanması hususunda neler söyleyeceksiniz?

28 Şubat darbesi hükümlülerinin, geçtiğimiz günlerde Adli tıp kurumu raporu üzerine Cumhurbaşkanı tarafından cezaları kaldırıldı,” sürekli hastalık, aşırı derecede kocama, tek başlarını hayatlarını idame ettirmeyecek derecede hasta olduklarından “bahisle rapor düzenleyen adli tıp raporuna dayalı olarak tahliye edilen darbeciler, tahliye olurken gösterdikleri performans, yaptıkları açıklamalar adli tıp raporlarını tartışmalı hale getirmiştir.

ADLİ TIP OBJEKTİF DAVRANMAMIŞTIR

Darbecilerin yaptıkları açıklamalardan çok da pişman olmadıkları ortaya çıkıyor. Hatta bir intikam duygusu içinde oldukları da gözleniyor. Bu konudaki görüşünüzü alabilir miyiz?

Evet. Özellikle darbeci Çetin doğanın darbeci üslubuyla yaptığı açıklamalar, adli tıp raporunda belirtilen hastalık, düşkünlük, tek başına hayatını devam ettirmeyeceği” gerekçelerinin sabit olmadığı görülmüştür. Burada hukuki anlamda sahte rapor verildiği ortaya çıkıyor. Diğer taraftan Adli Tıp’ın objektif davranmadığı görülmüş görevini kötüye kullandığı ispatlanmıştır.

SİVAS MAĞDURLARINA RAPOR VERİLMEDİ

Adli Tıp darbecilere rapor verdi. Benzer durumdaki Sivas mazlumlarına aynı raporu verdi mi?

Davranışlarından hasta olmadığı, tek başlarını hayatlarını devam ettirmelerine bir engel olmayan darbeciler hakkında rapor tanzim ederken, Sivas olayları hükümlülerinden sürekli hasta ve refakatçiye ihtiyacı olan kişilerle ilgili rapor vermemiştir.

ÇETİN DOĞAN USLANMAMIŞTIR

Özellikle Çetin Doğan açıklama yaptığı için o gündeme geldi ama aslında diğer darbeciler de Doğan gibi bir duruş gösteriyor. Bu açıklamalar da en ufak bir pişmanlık söz konusu mu?

Darbecilerden Çetin doğanın açıklamalarıyla cezadan uslanmadığı, aksine bilendiği görülmektedir. Kendince haksız yere mahkûm edildiğini düşünmekte olsa gerek ki sahte raporla tahliye edilmelerinin hakları olduğunu savunmuştur.

ÇETİN DOĞAN DARBENİN VERDİĞİ BÜTÜN ZARARLARDAN SORUMLUDUR

Darbeci Çetin Doğan’ın 28 Şubat darbesindeki rolü neydi?

Çetin Doğan, 28 Şubat darbesinin muharrik güçlerinden birisidir. Bir kısım eylemlerden değil, darbenin zarar verdiği tüm eylemlerden sorumludur.

MAĞDURLAR GÖRMEZDEN GELİNMİŞTİR

Bu kararla birlikte darbe sonucunda mağdur olanların hakları görmezden gelinerek mağduriyetleri hiçe sayılmıştır diyebilir miyiz?

Maalesef, istinaf ve Yargıtay darbecilerin hükümete karşı eylem yaptığını kabul ederek, darbenin mağduru öğrenci, memur, amir her meslekten vatandaşların zararını görmezden gelmiştir. Bu nedenle darbecilerin ülkeye, insanımıza verdiği zarar, yargı kararları ile devam etmiştir. Şimdi de bürokratik yapı adli tıp raporu ile koda süreli bir hapisle cezayı düşürmüşlerdir.

28 Şubat mağdurlarının bu kararla ilgili duygu düşünceleri nelerdir?

28 Şubat darbesi sürecinin mağdurları gözünde darbecilerin bürokrasi eliyle aklanması olarak algılanacağını düşünüyorum. Darbeci Çetin doğanın pişman olmamış haline rağmen cezadan kurtulması bu algıyı güçlendirmektedir. Diğer taraftan 28 Şubat sürecinde haksız mahkûm edilmiş, sürekli hasta ve başkasının yardımına ihtiyacı olan mazlumlar için adli tıp rapor vermemektedir. Adeta ölüm merhalesine gelince rapor vermektedir ki Sivas mazlumu Ahmet Turan Aslan malum cezaevinden çıktıktan 6 ay sonra vefat etmiştir. Sivas mazlumlarından Bülent Düğenci, Faruk Belkavli gibi bazıları sürekli hasta olmalarına rağmen adli tıp rapor vermemektedir.

28 ŞUBAT’I YENİ NESİLLERE AKTARAMADIK

Şimdi toplumun geneline baktığımızda üzülerek görmekteyiz ki 28 Şubat tam hatırlanmıyor. 28 Şubat gibi kara bir günün yeni nesillere aktarılmasında İslami camia gereken rolü hakkıyla üstlendi mi?

28 Şubat darbe süreci dahil darbe süreçleri bir sonraki nesillere aktarılmasında başarılı olamadık maalesef. Darbe sürecinde muhafazakar ailelerin her birisinde darbenin zararını gören bir kaç kişi olmasına rağmen 2000 sonrası ülkemizde siyaseten yaşanan özgürlük havası, darbenin unutulmasını sağladığı gibi, gençlere darbenin etkilerinin ve sebeplerinin anlatılmasını da engellemiştir.

Darbecilerin bu şekilde çıkmaları sonraki zamanlarda darbe heveslilerine bir moral ve motivasyon kazandırır mı?

Darbeciler cezasız kaldıkça darbe teşebbüsleri olacaktır.

DARBECİLERE KARŞI ŞUURLU BİR KARŞI ÇIKIŞ

Vatandaş olarak bizlerin darbecilere karşı nasıl bir duruş sergilemesi gerekir?

Vatandaş olarak bizler darbelerin sebep ve sonuçlarını iyi tespit edip, darbe süreçlerinde yaşanmışlıkları gelecek nesillere delilleriyle aktarabilirsek, darbelere karşı şuurlu karşı çıkışı sağlayabiliriz.

Bu manada yaşanmışlıkların etkili bir şekilde geleceğe aktarılması gerekiyor. Aksi durumda ne olur?

Aksi halde yaşanmışlıklar yaşayanlarla beraber mezara giderse darbeden ve darbecilerden ders çıkarılması mümkün olmayacaktır. Bu darbecilerin işini kolaylaştıracaktır

HÜSNÜ TUNA KİMDİR?

1954 Konya doğumludur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 1985 yılından itibaren İstanbul’da serbest avukatlık yapmaktadır. 1987 yılında uygulamaya konulan kılık kıyafet yasağı döneminde öğrenciler ağırlıklı idari davalarda vekillik yaptı. 1990’lı yıllardaki kaos dönemlerinde Devlet Güvenlik Mahkemelerinde vekillik yaptı. Sivas ve Başbağlar davalarını takip etti. 28 Şubat darbesi sürecinde öğrenci, memurların idari davalarını takip etti. İmam hatip ve meslek liselerinin kısıtlanmasıyla ilgili gösterilerde vekillik yaptı. Hukukçular Derneği, Uluslararası Hukukçular Birliği, İnsan Eğitimi ve Kültür vakfı gibi Hukuk ve insani yardım kuruluşlarında kurucu ve yöneticilik yaptı.