Açlığa Mahkum Etmek Soykırım Suçudur

İsrail Terör Örgütü'nün 27 gündür havadan, karadan ve denizden vurduğu Gazze'de şehit sayısı 10 bine dayandı. Ekmek ve su dahi verilmeyen Gazze'de açlıktan ölen bebek sayısı, bombalardan ölenleri geçti.

Uluslararası hukuku hiçe sayarak Gazze halkına karşı tarihin en vahşi saldırılarını gerçekleştiren İsrail’in, Gazze’ye gıda geçişini engellemesini değerlendiren Öz Gıda İş Sendikası Genel Başkanı ve Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Halil Çukutli, 1948 tarihli BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 55. maddesi, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri'nin III. Protokolü ve 1998 tarihli Roma Statüsü'nün 7. maddesi gereğince bir toplumu açlığa mahkum etmenin soykırım suçu oluşturduğuna dikkat çekerek, “İsrail’in en ağır silahlarla sivilleri katletmesinin yanında, bütün Gazze halkını açlığa mahkum ederek daha büyük bir soykırım suçu işlemektedir.” ifadelerini kullandı. Çukutli, gıdadan mahrum bırakmanın en ağır savaş suçu sayılacağını belirterek, İsrail’in soykırım suçuyla yargılanması gerektiğini söyledi.

Aç bırakmak işkence ile öldürmektir

Öz Gıda İş Sendikası Genel Başkanı ve Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Halil Çukutli, Gazze’de yaşayan 2 milyona yakın insanın aç ve susuz bırakılmasının günlerdir süren bombalama ve saldırıların gölgesinde kaldığına dikkat çekerek, “Gıda ambargosu uygulanarak bir toplumun aç ve susuz bırakılması, işkenceyle öldürmek olarak tanımlanabilir. İsrail tarafından abluka altına alınan Gazze’de şu anda en önemli ihtiyaç temiz su ve gıdadır. Bu konuda Birleşmiş Milletlerin acil şekilde Gazze’ye gıda girişini sağlaması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Mama yokluğundan ölen bebek sayısı saldırıda ölenlerden daha fazla

İnsani yardım kuruluşlarının raporlarına göre Gazze’de mama bulunamadığı için ölen bebek sayısının bombalamalarda ölenlerden daha fazla olduğuna dikkat çeken Çukutli, BM nezdinde acil en az ateşkesin sağlanması kadar insani gıda yardımlarının Gazze’ye ulaştırılması konusuna da eğilinmesi gerektiğini vurguladı. Çukutli şöyle devam etti: “0-6 aylık bebekler hijyenik olmayan koşullarda yaşama tutunmaya çalışıyor. Yenidoğan bebeklerin çoğunluğu bombalamalar nedeniyle strese bağlı anne sütü mahrumiyeti yaşıyor. Bu bebeklerin yaşaması için mutlaka bebek mamalarına ihtiyacı var. Temiz su ve bebek maması bulunamadığı için yenidoğan bebeklerin büyük oranda yaşamını kaybetme riski var. Özellikle mamaya ihtiyaç duyan yenidoğan bebeklerin yaşaması için çok acil şekilde gıda geçişinin sağlanması gerekiyor.”

Aç ve susuz bırakmak soykırım suçudur

Çukutli, 1948 tarihli BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 55. maddesi, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri'nin III. Protokolü ve 1998 tarihli Roma Statüsü'nün 7. maddesi’ne atıfta bulunarak, İsrail’in uyguladığı ablukanın “Yaygın ve ağır açlığa neden olmak için gıda veya diğer temel ihtiyaçlarının kasıtlı olarak engellenmesi veya zorla azaltılması.” şeklindeki tanım kapsamına girdiğini söyledi. Bu kapsamda İsrail tarafının uyguladığı gıda ambargosunun Uluslarası hukuk nezdinde ‘soykırım suçu’ niteliği taşıdığını belirterek, “İsrail hükümeti, en ağır silahlarla ve yasaklı bombalarla gerçekleştirdiği katliam kadar aç ve susuz bırakmak suretiyle de sessiz bir soykırım yapmaktadır. İsrail, uyguladığı hukuk dışı gıda ambargosu nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesinde ‘soykırım suçu’ ile yargılanmalıdır. Gazze’de yaşanan katliama dünya ülkelerinin daha fazla sessiz kalması mümkün değildir.” diyerek sözlerini tamamladı.