4 Nisan 1949 yılında NATO anlaşması, Andrew Mellon Auditorium'da imzalandı. Bu tarihten üç sene sonra ise Türkiye NATO üyesi olacaktı.Andrew Mellon Auditorium, geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ağırladı. Bu görkemli salonda Türk ve yabancı iş adamlarına seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan Washington temasları sırasında, ABD yönetiminde görüşülebilecek en üst düzey üç kişi ile uzun temaslarda bulundu: Başkan Barack Obama, Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı John Kerry...
Bu temasların ortak noktası ve vurgulanan tema aslında NATO'nun bugün ne anlam ifade ettiğine dair bir tartışma.
Türkiye'ye karşı savaş ilan etmiş, Türk asker ve polisini hedef alan, Türkiye'nin başkentinde bombalar patlatan, sivilleri katleden bir örgüte karşı alınacak tavır mevcut Türk ve Amerikan yönetiminin ilişkisini aşan bir mesele. Bu artık bir güvenlik ittifakının özüne dair bir tartışma.Türkiye, NATO ittifakına girdiğinden beri bu birliğin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmekten çekinmedi. Lakin Türkiye'nin Esad rejimi ve PKK kaynaklı güvenlik tehditlerine karşı NATO'nun aynı tavrı gösterdiği söylenemez.
Türkiye kimseden "iyilik" beklemiyor, ayrıcalık istemiyor. 60 sene önce kurulmuş bir ittifakın eşit partneri olarak oyunun kurallarına uyulmasını bekliyor.
Bölgeyi İran ve Rusya vesayetine teslim etmek konusunda kararlı bir Amerikan yönetimi var karşımızda. Bu yönetim Türkiye'nin son derece haklı itirazlarını itibarsızlaştırmak için son üç senedir hummalı bir kamu diplomasisi yürütüyor.
Türkiye'nin güvenlik hassasiyetleri, Erdoğan'ın şahsında kristalize edilen bir nefretle hükümsüzleştirilmeye çalışılıyor. Uluslararası medyanın manşetlerini, Türkiye'nin istihbarat ve güvenliğini hedef alan paralel yapılanma veya Türkiye'de sivilleri katleden PKK değil, Türkiye'ye yönelik bir nefret kampanyası belirliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyareti sırasında yaptığı bir hamle, bu yüzden önemli. ABD'nin üst düzey kanaat önderleri ile bir dizi görüşme gerçekleştirmesinin bu noktada altı çizilmeli. Yahudi cemaatinin temsilcilerinden, eski Dışişleri Bakanları Madeleine Albright, Colin Powell gibi Amerikan dış politikası açısından efsane isimlerin de aralarında bulunduğu birçok kritik isme Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk ağızdan Türkiye'nin beklentilerini ve Türkiye'de yaşananları anlattı.
Görev süresi bir seneden az kalmış mevcut Başkandan umudu kesmek için çok nedeni var Türkiye'nin.
Ancak daha geçtiğimiz hafta Donald Trump'a karşı NATO'yu savunan ve NATO üyelerini desteklemenin ABD dış politikası önceliği olduğunu hatırlatan Hillary Clinton'ın bölgeye bakışında mevcut yönetim ile ayrışma var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüştüğü isimler arasında Clinton'a yakın isimlerin olduğu dikkat çekti.Bu biraz da "yakında görev süresi bitecek Obama'yı boşver, yakın geleceğe yatırım yap" anlamına mı geliyor?..Cumhurbaşkanı Erdoğan seneye Beyaz Saray'ı ziyaret ettiğinde orada Obama olmayacak.Belki de Andrew Mellon Auditorium'da konuşurken gündemi Obama döneminde kevgire dönen NATO ittifakının binanın tarihine yakışır şekilde nasıl güçlendirilebileceği üzerine olacak.Kim bilir...
Ceren Kenar / Türkiye