AB Komisyonu, Ukrayna, Moldova ve Bosna Hersek için adaylık müzakerelerinin başlatılması tavsiyesinde bulunurken, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde olumlu bir adım atmadığını belirtti.
Türkiye'nin terörle mücadelesini görmezen gelen AB, hazıradığı 141 sayfalık raporda, Türkiye'nin son yıllarda insan hakları, temel özgürlükler, sivil toplum ve hukukun üstünlüğü gibi konularda ciddi bir gerileme yaşadığı vurgulandı. AB Komisyonu, Türkiye'nin bu alanlardaki zayıflıklarını düzeltme eğiliminde olmadığını ifade etti. Ayrıca raporda, Türkiye'nin AB'ye yaklaşma konusundaki isteksizliği ve uzaklaşma eğiliminin devam ettiği belirtildi.
Raporda Hamas detayıAB raporunun dikkat çeken kısımlarından biri, Türkiye'nin tam üyelik adayı olmasına rağmen AB'nin dış politika ve güvenlik politikalarına uyum oranının yüzde 10'da kalması oldu. Raporda, hem Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi hem de 7 Ekim'de başlayan İsrail-Hamas savaşı gibi önemli dış politika olaylarına vurgu yapıldı.
“Hamas’ın İsrail’e Ekim 2023’te düzenlediği saldırının ardından, Türkiye Hamas’ı terör örgütü olarak tanımaktan ve kınamaktan imtina etti. İsrail’in saldırıya verdiği yanıtı ise sert bir şekilde eleştirdi.
“Türkiye, her iki tarafta meydana gelen sivil kayıpları güçlü bir şekilde kınadı ve İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk önerdi. Türkiye, şimdi İsrail ile ilişkilerini gözden geçiriyor.”
Dışişleri Bakanlığı AB'nin raporunu sert dille eleştirdiDışişleri Bakanlığı ise "Raporda yer alan, özellikle siyasi kriterler ile Yargı ve Temel Haklar faslındaki mesnetsiz iddiaları ve haksız eleştirileri tümüyle reddediyoruz" açıklaması yaptı.
Bakanlık "Metinde bir eleştiri olarak yer verilen, ülkemizin Hamas-İsrail savaşına dair tutumunun AB’yle tamamen uyumsuz olduğu yolundaki tespiti ise esasen övgü olarak değerlendiriyoruz" dedi.
Bakanlığın açıklaması
"Raporun Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs konularındaki bölümlerinin her zamanki gibi, gayrihukuki, gerçek dışı ve maksimalist Rum/Yunan tezlerini yansıtması, ülkemizin ve KKTC’nin haklı politikalarını görmezden gelen dışlayıcı tutumun sürdürülmesi, Kıbrıs Türklerinin haklarının yok sayılması ise, AB’nin dayanışma kisvesi altında taraflı ve haksız tutumunu bir kez daha gözler önüne sermektedir."
"Mevcut uluslararası konjonktürde, AB’nin genişleme politikasını hakkaniyetli ve kapsayıcı bir zeminde yürütmesi elzemdir. Türkiye-AB ilişkilerinin her alanda güçlendirilmesi gereğinin geçmişe göre daha fazla önem arzettiği, bizzat AB tarafından da kabul edilen bir gerçektir. Tek taraflı ve haksız eleştirilerin yerine, işbirliği ve diyalog ruhuyla hareket edildiği takdirde, AB ile ilişkilerimizi daha sağlam temellere oturtmaya ve ortak çıkarlarımız doğrultusunda işbirliğimizi güçlendirmeye her zaman açığız. Adaylığımızı kağıt üzerinde kuru bir cümle olarak değil, AB’nin eylem ve söylemlerinde, somut adımlarında görmek istiyoruz."