Alman hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, başkent Berlin’de yaptığı açıklamada, Lüksemburg'da dün gerçekleştirilen AB içişleri bakanları toplantısında "dayanışmaya dayalı bir çözüm" bulunmasının önemli bir adım olduğunu ifade etti.
Hebestreit, “Buna rağmen bu bir uzlaşmadır, yutulacak bazı acı haplar vardı. Alman hükümeti protokol kaydı düştü. Bu çocuklu ailelerin korunmasıyla ilgili.” dedi.
AB ülkelerinin göç ve iltica kuralları konusunda ortak tutum sergilemesini olumlu bulan Hebestreit, Alman hükümetinin, AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu arasında yürütülen görüşmelerde çocuklu aileler konusunda iyileşme sağlanacağından ümitli olduğunu kaydetti.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser de Rheinische Post gazetesine yaptığı açıklamada, AB’de iltica sisteminin sertleştirilmesini savunarak, “Acilen ihtiyaç duyduğumuz ortak bir Avrupa iltica sistemine ulaşıyoruz. Bunu yaparken de yüksek insani standartları kabul ettirdik.” diye konuştu.
Faeser, uzlaşmanın önemine işaret ederek, anlaşmaya varılmaması durumunda dış sınırlarının güvenli bir şekilde kontrol edilmeyeceğini ve dolayısıyla AB içinde serbest dolaşımı öngören Şengen sisteminin tehlikede olacağını kaydetti.
Hükümetin ortağı Yeşiller Partisi uzlaşmadan dolayı karıştıYeşiller Partili Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Bakanı Lisa Paus ise Lüksemburg’da AB içişleri bakanlarının vardığı uzlaşmayı “çok sorunlu” olarak nitelendirdi.
Paus, Alman hükümetinin müzakerelerde, çocuklu ailelerin AB sınırlarında iltica işleminden geçirilmesinden muaf tutulmasının kabul ettiremediğine dikkati çekerek, “Bu nedenle bulunan uzlaşma benim için çok sorunlu.” ifadesini kullandı.
Ayrıca Paus, uzlaşmada Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine uyulması ve çocukların yararının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
Yeşiller Partili Dışişleri Bakanı Analena Baerbock da partisinin milletvekillerine mektup yazarak, uzlaşmaya destek vermeleri çağrısında bulundu.
Baerbock mektubunda, uzlaşmayı onaylama kararını kişisel, Yeşiller Partili ve Dışişleri Bakanı olarak zor verdiğini belirterek, ancak uzlaşmanın sığınmacıların mevcut durumunu iyileştireceği için doğru bulduğunu belirtti.
Alman hükümetinin müzakerelerde özellikle aileler için kısıtlamaları mümkün olduğunca düşük tutmak için mücadele ettiğini vurgulayan Baerbock, “Ancak, uzlaşmaya varılmaması, sığınmacıların (AB ülkelerine) dağıtılmaması, savaştan, işkenceden ve en ağır insan hakları ihlallerinden kaçan Suriyeli veya Afgan ailelerin ve çocukların kalıcı ve hiçbir perspektifi olmadan AB'nin dış sınırında sıkışıp kalmaları anlamına gelecekti.” değerlendirmesinde bulundu.
Yeşiller Partisi Eş Başkanı Ricarda Lang ise Lüksemburg’daki toplantıda önemli konularda başarı sağlanamadığını dile getirerek, “Bu yüzden Almanya’nın uzlaşmaya onay vermemesi gerekiyordu.” şeklinde görüş belirtti.
Yeşiller Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili Rasmus Andresen, AB üyesi ülkelerin ahlaki pusulayı kaybettiğini söyleyerek, “Alman hükümetinin onayıyla Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser'in de bu öneriyi kabul etmesi utanç vericidir.” dedi.
Sivil toplum örgütlerinden uzlaşmaya tepkiSivil toplum örgütleri de AB’nin iltica sisteminin sertleştirilmesini eleştirdi.
Amnesty International Almanya Genel Sekreteri Markus Beeko, Alman hükümetinin uzlaşmayı bir siyasi başarı olarak kutlamasına tepki göstererek, uzlaşmanın bir başarı değil, insan hakları konusunda tabularının ihlal edilmesi, anayasal yetkinin hiçe sayılması ve koalisyon protokolünde verilen sözlerin yerine getirilmesi anlamına geldiğini vurguladı.
“Pro Asyl” Derneği Sözcüsü Karl Kopp, uzlaşmanın hukuk devletine ve mülteci haklarına bir saldırı olduğunu belirterek, sığınmacıların güvenli olmayan üçüncü ülkelere sınır dışı edilmek üzere sınırdaki işlemler için hapsedildiklerinde bunun insan hakları ve hukukun üstünlüğü ile bir ilgisi olmayacağını söyledi.
Almanya Sınır Tanımayan Doktorlar Derneği Başkan Yardımcısı Parnian Parvanta da AB içişleri bakanlarının aldığı kararın savunmasız insanlar için ağır sonuçlar getireceğini vurgulayarak "Alman hükümetinin onayı bizi dehşete düşürdü." ifadesini kullandı.
Parvanta, ülkelerinden kaçan insanların çektiği acıların Lüksemburg'da varılan anlaşmayla daha da artacağını kaydetti.
AB ülkelerinin uzlaştığı konularAB ülkelerinin içişleri bakanları dün Lüksemburg’da ortak iltica sisteminde reform yapılması konusunda uzlaşmaya varmıştı.
Buna göre güvenli görülen ülkelerden gelen düzensiz göçmenlerin AB üyesi ülkenin sınırını geçtikten hemen sonra buralarda kurulacak ve sıkı kontrol edilecek ilk kabul merkezlerinde iltica işleminden geçmesi planlanıyor. Bu kişilerin iltica başvurusunun burada 3 ay içinde incelenmesi, başvuruları kabul edilmeyenlerin ivedilikle ülkelerine gönderilmesi isteniyor.
Uzlaşmada sığınmacıları kabul etmeyen üye ülkelerin her kişi başına, ev sahipliği yapan ülkelere 20 bin avro ödemesi de yer alıyor.
Almanya, çocuklu ailelerin sınırdaki ilk kabul merkezlerinde söz konusu işlemden muaf tutulmasını istemiş, ancak bu konuda başarılı olamamıştı.