ABD'de artan ekonomik eşitsizlik "grev yazına" neden oldu

ABD'de sıkı iş gücü piyasası, dönemsel sözleşmelerin sona ermesi ve yüksek yaşam maliyetleri gibi etkenler, işçilerin ücret artışları ve diğer haklarını işverenlerle zorlu müzakerelere girmelerine yol açıyor. Bu durum, ekonomik eşitsizliğin artmasına ve ülke genelinde işçi protestoları ile grevlerin patlak vermesine neden oluyor.

Pek çok işçi, COVID-19 salgınının başlangıcından bu yana yaşam koşullarının kötüleştiğini belirtirken, ABD'de son dönemde sendikal faaliyetlerde artış gözleniyor.

ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre, ülkede greve giden işçi sayısı 2022'de bir önceki yıla kıyasla yaklaşık yüzde 50 arttı. ABD'de 2021'de 80 bin 700 işçi greve giderken bu rakam 2022'de 120 bin 600'e yükseldi.

Ülkede bu yılın temmuz ayı itibarıyla 1.000 veya daha fazla işçinin katıldığı 16 grev gerçekleşti.

Cornell Üniversitesi Endüstri ve Çalışma İlişkileri Okulu (ILR) İşçi Eylemi Takibi verilerine göre ise bu yıl ağustos ayı itibarıyla ABD genelinde 367 lokasyonda 247 işçi grevi oldu.

Ülkede senaristlerden oyunculara, hemşirelerden otel çalışanlarına kadar pek çok sektörden binlerce işçi, yüksek yaşam maliyetleri karşısında daha yüksek ücretler ve daha iyi koşullar için işverenlerle karşı karşıya gelirken, son aylarda yaşanan grev dalgası "grevlerin yazı" olarak adlandırılıyor. ABD'de greve giden işçi sayısının bu yıl daha da artması bekleniyor.

İşçiler daha yüksek maaşlar ve daha iyi yaşam koşulları istiyor

ABD'de salgının ardından yükselen enflasyon, şirketlerin elde ettiği yüksek karlar, işçi maaşı ile yönetici maaşı arasındaki artan eşitsizlik ve zorlaşan koşullar işçileri ayağa kaldırırken, işçi sendikaları çift haneli zamlar ve daha iyi yaşam koşulları için işverenler üzerinde yoğun baskı oluşturuyor.

Ülkede enflasyonla mücadelede kaydedilen ilerlemeye rağmen maliyetler Amerikalıların bütçeleri üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. ABD'de yetişkinlerin yüzde 60'dan fazlası hala maaş gününden maaş gününe yaşadıklarını belirtiyor.

Farklı sektörlerden daha fazla işçi, ücretler ve çalışma koşullarında iyileştirmeler yapılması için şirketlere karşı sert bir tavır alıyor.

Son dönemde Hollywood'da senaristler ve oyuncuların grevi büyük ses getirirken, ülkede işçi protestoları ile grevlerinin turizm, sağlık, otomotiv, kargo, havacılık ve imalat gibi sektörlere de yayıldığı görülüyor.

Hollywood grevlerinin 5 milyar dolarlık zarara yol açabileceği tahmin ediliyor

ABD'de Beyaz Perde Aktörleri Derneği (SAG) ile Amerikan Televizyon, Radyo Sanatçıları'nın (AFTRA) iş garantisi ve maaş güvencesi gerekçesiyle 7 Temmuz'da başlattıkları grev sürüyor. Greve destek veren yaklaşık 65 bin oyuncu, ücret artışları, sağlık hizmetlerinin kapsamının iyileştirilmesini ve yapay zekaya karşı iş güvencesi istiyor.

Diğer taraftan Amerikan Senaristler Birliği'nin (WGA) 2 Mayıs'ta başlattığı greve katılan 11 bin 500 senarist de ücretlerin, çalışma sürelerinin ve projelerde yapay zeka kullanımının düzenlenmesini talep ediyor.

Hollywood grevlerinin maaş kaybı ve film gecikmeleri nedeniyle ABD ekonomisine 5 milyar dolardan fazla zarar verebileceği tahmin ediliyor.

Senaristlerin en son 2007'de gittikleri grev sonucu çalışanların 100 günlük iş bırakmalarının yaklaşık 2 milyar dolar zarara yol açtığı hatırlatılıyor.

Otel çalışanları da grevde

Turizm sektöründe de otel çalışanlarını temsil eden "Unite Here Local 11" sendikası üyeleri 20 Temmuz'da başlattıkları grevlerini sürdürüyor.

Aralarında JW Marriott ve Sheraton'ın da bulunduğu otellerin 1.750 çalışanı Los Angeles'ta düzenledikleri grevde daha yüksek ücretler, daha iyi sosyal haklar ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini istiyor.

Hemşire grevlerinde yeni dalga

Sağlık sektörü de ülkede grev dalgasından etkilenen sektörler arasında yer alıyor.

New York'ta ocak ayında 7 binden fazla hemşirenin maaş zammı talebiyle gittikleri grevinden ardından New Jersey'in en büyük hastanelerinden birinde yaklaşık 2 bin hemşire ağustos ayı başında greve gitti.

Robert Wood Johnson Üniversite Hastanesi'ndeki hemşirelerin temel sorunlarından birinin hastanedeki personel sıkıntısı olduğu belirtildi.

UPS'te yeni sözleşmeyle grevin önüne geçildi

İşçi grevleri paket ve kargo taşımacılığı sektörünün önde gelen şirketlerinden UPS'in de gündemine girerken, Teamsters sendikası çalışanlarının geçen haftalarda maaş artışları, sürücüler için iki kademeli ücret sisteminin ortadan kaldırılması, ücretli izin ve zorunlu fazla mesainin sona erdirilmesini öngören 5 yıllık yeni bir anlaşmayı onaylamasıyla grev riski ortadan kalktı.

Öte yandan FedEx pilotları da ücretler ve emekli maaşları konusunda firmalarıyla anlaşmazlığa düştü. Pilotlar, temmuz ayında geçici anlaşmayı reddederken müzakerelerin yeniden başlaması bekleniyor.

Havacılık ve otomotiv sektöründe pazarlıklar yapılıyor

American Airlines, Delta Airlines, United Airlines, Spirit Airlines ve Jetblue Airways gibi birçok hava yolu şirketinde de pilotlar bu yıl yeni iş sözleşmeleri için müzakerelere gitti. Pilot sıkıntısı, sendikalara müzakerelerinde daha fazla avantaj sağladı.

American Airlines ve Southwest Airlines gibi bazı hava yolu şirketlerinin çalışanlarını temsil eden sendikalar anlaşma sağlanamaması halinde greve izin verilmesi yönünde karar aldı.

United Airlines ise temmuz ayında pilotlar sendikasıyla yüzde 40'a varan zam öngören 4 yıllık bir ön anlaşma imzaladı.

Otomotiv sektöründe de Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikası, General Motors, Ford Motor ve Stellantis ile yaklaşık 150 bin işçi için yeni sözleşmeye yönelik görüşmelerini sürdürürken, mevcut 4 yıllık sözleşmenin sona ereceği 14 Eylül öncesinde ücretler ve emeklilik planları üzerinde bir anlaşmaya varılmaması halinde sendika üyelerinin grev yapılmasına izin verilmesi lehinde oy kullandığını bildirdi.

"Amerikalı işçiler işverenleri için her zamankinden daha fazla kar sağlıyor ancak bundan pay alamıyor"

Rutgers Üniversitesi İşletme ve Çalışma İlişkileri Fakültesi Öğretim Üyesi Todd Vachon, AA muhabirine, farklı mesleklerden işçiler için sektörlere özgü sorunlar olduğunu söyledi.

Bu sorunların hemşireler için yeterli istihdam seviyeleri, bazı fabrika işçileri için sağlık masrafları, diğer işçiler için ise ücretler ve güvenli çalışma koşulları olduğuna işaret eden Vachon, ancak ortak noktalarının Amerikalı işçilerin onlarca yıldır işverenleri için her zamankinden daha fazla kar sağlayıp bu kazanımlardan pay alamaması olduğunu aktardı.

Vachon, "Kovid-19 ve ardından gelen yüksek enflasyon, toplumumuzdaki tarihsel olarak zaten yüksek olan eşitsizlik düzeylerini daha da kötüleştirdi. Ancak aynı zamanda çok sıkı bir iş gücü piyasasına sahip sağlıklı ekonomi, işçilere işverenlerden eşitsizlik krizini çözmeye başlayabilecek taleplerde bulunma imkanı tanıyor." dedi.

İşçilerin yaptıkları işin karşılığını adil bir şekilde almaya, işlerinde onurlu bir şekilde muamele görmeye ve sağlıklı bir iş-yaşam dengesine sahip olmaya çalıştığını belirten Vachon, "Bu, yaşanabilir ücretler, iyi sağlık sigortası, izin ve emeklilik hakları, düzenli ve öngörülebilir zamanlama, uygun personel seviyeleri ve güvenli çalışma koşulları için mücadele etmek anlamına geliyor." diye konuştu.

Vachon, ABD'de benzer grev dalgalarının yakın tarihte olmasa da daha önce yaşandığını anımsatarak, kısmen sıkı iş gücü piyasası sayesinde sendikalı işçilerin bu eğilimi tersine çevirme yönünde taleplerde bulunduğunu, işverenler için işçi bulmanın zorlaştığı bu dönemde grev tehdidinin son zamanlarda olduğundan çok daha güçlü olduğunu ifade etti.