NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA
Suriye’den çekilmesi sonrası ABD’nin dikkatini İran’a vereceğini belirten Orhan, “ABD’nin değil İsrail de zaman zaman İran hedeflerini gündeme alacak. İran şu anda biraz düşük profil izleyerek şartların kendisi lehine dönmesini bekliyor” şeklinde konuştu.
ABD DERİN DEVLETİNE DİKKAT
Prof. Dr. Kudret Bülbül, ABD’nin güvenli bölge konusunda Çekiç Güç ile ciddi bir zararı olduğunu belirterek Münbiç’te son yaşanan patlama ile ABD derin devletinin çıkarına gelen bir durum oluştuğunu söyledi. Bülbül, “Yaşananları Büyük İsrail Projesi’nin ön çalışmaları olarak değerlendirmeliyiz. Süreci çok yakından izlemek gerekiyor. Bu sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda bölgenin beka meselesi. Eğer Türkiye’nin çabaları olmasaydı şu ana kadar sınırımızda bir terör devleti ya da ikinci bir İsrail kurulmuş olacaktı” uyarısında bulundu.
MÜNBİÇ HAREKÂTI BAŞLASIN
ASSAM Strateji Uzmanı E. Albay Halil Mert, Münbiç’teki patlamanın ABD’nin provokasyonu olduğunu kaydederek ABD’nin nisan ayına kadar kafasındaki çekilme ve güvenli bölge uygulamasını hayata geçirmesinin Türkiye’ye geri dönüşü olmayacak bir zarar vereceğini söyledi. Mert, ABD’nin Münbiç’te güvenliği sağlayamadığı gerekçe gösterilerek Türkiye’nin bir an önce Münbiç’e kara harekâtını başlatması gerektiğini ifade etti.
TÜRKİYE GÖZ YUMMAZ
ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Türkiye’nin her ne pahasına olursa olsun Suriye’de bir terör koridoruna izin vermeyeceğini kaydederek, “ABD güvenli bölge talebi ile Türkiye’yi değil İsrail’i memnun etmeye çalışıyor. Oradan Büyük İsrail Projesi noktasında bir garnizon devlet oluşturmayı ve daha sonrasında da Büyük Ortadoğu Projesini harekete geçirmeyi planlıyorlar. Ortaya çıkan tablo Türkiye’nin bu tür oluşumlara göz yummayacağını ve bu tür askeri olaylara müdahale edeceğini gösteriyor” şeklinde konuştu.
ABD tarafından gelen güvenli bölge talebi sonrası Suriye’de dengelerin yeniden değişebileceğini söyleyen uzmanlar Münbiç’te DEAŞ tarafındın gerçekleştirilen patlama sonrasında yeni bir kurgunun gerçekleşebileceğinin altını çizdiler. Uzmanlar son durumda Türkiye’nin elinin güçlenmesine rağmen ABD’nin Türkiye’nin değil İsrail’in çıkarlarını önemsediğini belirterek Türkiye’nin bölgesinde bir terör koridoruna izin vermeyeceğini kaydettiler. ABD’nin Münbiç’in güvenliğini sağlayamadığının ortaya çıktığını söyleyen uzmanlar Türkiye’nin bir an önce Münbiç’e kara harekâtını başlatması gerektiğini dile getirdiler.
ABD, Türkiye’ye taviz verecek
Güvenli bölgenin sınırının belirsiz olduğunu bu konuda önemli olanın Fırat’ın doğusunu kimin kontrolünde olacağı kararı olduğunu dile getiren Orhan, ABD kullandığı terör örgütü YPG’yi tatmin edecek hem de Türkiye’nin güvenlik kaygılarını azaltacak bir ara formül üzerinde çalıştığını belirterek şunları söyledi: “Bu çözüm Türkiye’nin bu bölgede çalışmayı düşündüğü SDG içindeki Araplar ve Roj Peşmergeleri denilen bazı güçleri buraya yerleştirmek olabilir. Türkiye her hâlükârda bu işin içerisinde doğrudan olmak istiyor. Burada kurulacak yapı ileride daha güneyde gerçekleşecek olan YPG’nin yapılanmasına yönelik önleyici bir araca dönüşür. Ama eğer Türkiye istediği gibi buradaki kontrolün kendisinde olmasını sağlarsa, Türkiye’nin kuracağı bir güvenli bölge olursa bu Türkiye için iyi bir kazanım olur ve Türkiye ile ABD’nin birlikte çalışabileceği iyi bir zemin oluşabilir. ABD bu aşamada Türkiye’nin Münbiç operasyonunu engellenmesi için Türkiye’ye bazı tavizler verebilir. Zaman Türkiye’nin lehine görünüyor.”
İsrail durumdan faydalanacak
ABD’nin askerlerini Suriye’den çekeceğini belirten Orhan, burada ABD’nin yaptırım gücü biraz daha azalacağını vurguladı. Orhan, Türkiye’nin taleplerinin gerçekleşmesine yönelik bir tablonun ortaya çıkacağını ifade ederek, “ABD’nin askerlerini çekmesi kararı nihai. Trump bunu birkaç kere teyit etti. Son gelen ekip tarafından da yazılı olarak bu teyit edildi. ABD askerlerini çekecek ama bu ABD’nin bölgede hiçbir şekilde etkinliği kalmayacağı anlamına gelmiyor. Etkisini zaman zaman Irak üzerinden olmak üzere farklı araçları da kullanarak gösterecektir. Kısa vadede acil bir çekilme olmayacak. ABD bu çekilme sürecini hem Türkiye’ye karşı hem de Rusya’ya karşı bir pazarlık aracına dönüştürecektir. ABD’nin sınırlandırıcı bir angajmana girmesi yüksek ihtimal. Sadece ABD’nin değil İsrail de zaman zaman İran hedeflerini gündeme alacak. İran şu anda biraz düşük profil izleyerek şartların kendisi lehine dönmesini bekliyor” diye konuştu.
ABD’nin planı farklı
ABD’nin gündeme getirdiği güvenli bölge konusunda Türkiye’de yer alan şüpheye de dikkat çeken Orhan, “ABD buradan çekilirken kurduğu yapının da ayakta kalmasını isteyecektir. Güvenli bölgeyi de bunun bir aracı olarak görmeyi arzulayacaktır. Ama Türkiye de YPG ile mücadelesinde bunu önemli bir kazanım olarak düşünecektir. Bu aşamada ABD güvenli bölge içerisinde kendi istediği şekilde düzenleme yaparsa bu durum Türkiye için güvenlik riskleri barındırır. Ama Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklama güvenli bölgenin Türkiye tarafından kurulacağı şeklinde. ABD Suriye’den çekilmesi sonrası bu tarz bir tavizi Türkiye’ye vermek zorunda. ABD, Türkiye’yi rahatsız edecek bir şekilde bu çekilme sürecini formüle etmeye çalışacaktır. Türkiye’nin bu konularda hassas olması gerekiyor” ifadesini kullandı.
ABD derin devletin eli güçlendi
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kudret Bülbül, Münbiç’te DEAŞ tarafından ABD askerlerine yönelik gerçekleştirilen bombalı saldırının ABD derin devletinin elini güçlendirdiğine işaret etti. Prof. Dr. Bülbül, uzun zamandır herhangi bir olay olmayan bir bölgede böyle bir saldırının olmasının düşündürücü olduğunu ifade ederek, “Yaşanan bu olay ABD’nin kararlarını etkilememeli. ABD çekilme planına devam etmeli. Çünkü bu ABD’nin çıkarı için anlamlı. Güvenli bölge Türkiye’nin önerdiği bir şey. Oranın güvenliği konusunda Türkiye zaten gerekli adımları atacaktır. ABD’nin daha önce güvenli bölge konusunda Çekiç Güç ile Türkiye’ye büyük bir zarar verilmesine neden olmuştur. Şimdi artık bölge yeniden şekilleniyor. Eğer Türkiye bugün gerçekten birlik ve beraberliği sürdürebiliyorsa Suriye’de bir aktör olarak devam edebiliyorsa bunun tek nedeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesidir. Bir an için Meclis yapısına dayanan bir Parlamenter Sistem ile yönetildiğini varsaysak Türkiye bugün yaptıklarını o zaman hayal bile edemezdi. Suriye konusunda ise anlık düşünmemek gerekiyor. Çok uzun bir süreç. Pozisyonlar her an değişebilir. Irak ve İran’ın ortaklaşa pozisyonuna dikkat edilmelidir. Tüm bu süreçlerin arkasında İsrail vardır. Yaşananları Büyük İsrail Projesi’nin ön çalışmaları olarak değerlendirmeliyiz. Süreci çok yakından izlemek gerekiyor. Bu sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda bölgenin beka meselesi. Eğer Türkiye’nin çabaları olmasaydı şu ana kadar sınırımızda bir terör devleti ya da ikinci bir İsrail kurulmuş olacaktı” değerlendirmesini yaptı.
Münbiç’e harekât başlamalı
ASSAM Strateji Uzmanı E. Albay Halil Mert, Münbiç’teki patlaması ABD’nin provokasyonu olduğunu ve YPG ile İŞİD’in de onların kontrolünde olduğunu söyledi. Mert, “Burada maksat ‘güvenlik sorunu var’ diyerek ABD’nin çekilmesine engel olmak. Türkiye, İŞİD’e karşı kara harekâtını sadece kendisinin yaptığını ve İŞİD’i bulunduğu yerden gerçek anlamda çıkartan ülke olarak Münbiç’te de emniyeti sağlayarak oradaki terör tehditlerini sadece kendisinin yok edeceği tezini savunmalı. Bunun da somut örnekleri olarak Afrin ve El-Bab var. ABD, Nisan ayı gibi oradaki kuşağı oluşturmak ya da tamamen terk etmek istiyor. O arada Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Ürdün tarafından Arap nüfuslu birlikler oluşturulacak. Türkiye, Münbiç’teki patlamayı da gerekçe göstererek bir an önce harekât başlatmalı. Türkiye, ABD’ye; ‘Münbiç’te gerçekleşen patlama sizin burada güvenlik tedbirleri alamadığınızın göstergesi’ diyerek Münbiç’e kara harekâtını başlatmalı. Türkiye eğer nisan ayını beklerse o zaman kara harekâtını da yapabilecek bir durumda olmayabilir’ şeklinde konuştu.
Türkiye olanlara göz yummayacak
ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, güvenli bölge teklifinin Türkiye’nin menfaatine olmadığını söyleyerek Çekiç Güç ve benzeri bir şekilde Kuzey Suriye’de bir özerk yapının kurulmasının ardından bölgede kurulacak bir bağımsız daha güvenli ve hızlı bir şekilde uygulanmasına dönük bir adım olarak gördüklerinin altını çizdi. Erol, “Kuzey Irak’taki yapının bir benzeri gündeme getiriliyor. Bu öneri Kuzey Irak değilmiş gibi gösteriliyor. Türkiye’ye farklı bir şekilde kabul ettirilmeye çalışılıyor. ABD bu adımı ile Türkiye’yi değil İsrail’i memnun etmeye çalışıyor. Oradan Büyük İsrail Projesi noktasında bir garnizon devlet oluşturmayı ve daha sonrasında da Büyük Ortadoğu Projesini harekete geçirmeyi planlıyorlar. Ortaya çıkan tablo Türkiye’nin bu tür oluşumlara göz yummayacağını ve bu tür askeri olaylara müdahale edeceğini gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde sayın Cumhurbaşkanının yılında kullandığı bir ifadeyi tekrar RT etmesi önemli. Her ne pahasına olursa olsun Türkiye güneyinde bir terör koridoru istemiyor. Ondan dolayı bu 32 km’lik alan Türkiye’nin endişelerini giderecek noktada değil. Türkiye bunu Astana formatı içerisinde çözmeye çalışacaktır. Türkiye’nin gireceği iş birlikleri bu anlamda belirleyici olacak. Bundan sonra da Türk-ABD ilişkileri daha da ayrılacak” şeklinde konuştu.