60 yılın en kritik imzalarından!

Geçitkale Havalimanı'na Türk SİHA'ları konuşlanmasına ilişkin karar KKTC Meclisi'nde onaylandı.

Dalaman’dan kalkan Türk İHA’sı KKTC’deki Geçitkale Havalimanı’na indiğinde takvimler 16 Aralık 2019’u gösteriyordu… Üzerinden 4 yılı aşkın bir süre geçen bu uçuşun ardından geçtiğimiz günlerde yeni bir gelişme yaşandı. KKTC Meclisi, Geçitkale’deki havalimanının Türk insansız hava araçlarına ev sahipliği yapabilmesi için gerekli olan izni verdi. Böylece Geçitkale, resmi olarak da Türk S/İHA’larının konuşlanacağı merkez oldu.

Peki, Türkiye’nin KKTC’de bir S/İHA üssü olması neden önemli? Bu durum Ankara’nın bölgedeki pozisyonunu nasıl etkileyecek? Tüm bu soruların yanıtı ve daha fazlasını KKTC/Lefkoşa Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ile konuştuk…

'60 yıllık sürecin en kritik imzalarından'

KKTC’nin siyasi süreci dikkate alındığında aslına bakılırsa oradaki askeri üslerle ilgili Türkiye’nin çok net adımlar atmadığının altını çiziyor Gözügüzelli. Ancak ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak adlandırılan yeni sürecin başlamasıyla KKTC konusunda da fiili adımlar atıldığını söylüyor.

Madalyonun KKTC tarafında ilk hamlenin ‘hava üssü’ olarak gelmesi dikkate değer… Doç. Dr. Gözügüzelli bu duruma işaret ediyor ve “Türkiye gerek Ada’da gerek Doğu Akdeniz’in farklı bir noktasında gerçekleşmesi muhtemel saldırganlık eylemlerini dizginleyecek bir pozisyon aldı. Burası askeri ve istihbari açıdan elimizi güçlendirecek. Geçitkale meselesi, Türkiye’nin 1960’ta KKTC’ye garantör olmasından bu yana imza altına aldığı en stratejik işlerden biri” diyor.

'AB’nin ‘tek ülke’ tezinin de beli bükülüyor'

Türkiye’nin bu hamlesini sadece Rumlara ya da doğrudan Atina’ya yönelik okumanın eksik olacağı inancında Gözügüzelli. Bu adımın muhataplarından birinin de Avrupa Birliği olduğunu sözlerine ekliyor.

AB’nin bugüne kadar Kıbrıs Adası’nı ‘tek ülke’ görüp sözde Kıbrıs Cumhuriyeti olarak isimlendirdiğinden bahsediyor ve Türkiye’nin Geçitkale’de bir kez daha gösterdiği üzere kesinlikle oldu-bittiye izin vermeyeceğini kaydediyor.

Ankara’nın son yıllarda kavuştuğu jeopolitik gücün bir yansımasını gördüğümüz kanaatindeki Gözügüzelli, “Türkiye, AB’nin planlarının belini bükerken aynı zamanda BM’den tutun başka güç odaklarına kadar Kıbrıs Türkleri’ne karşı gerçekleştirmek istenen siyasi, askeri ve hukuki dayatmaların da önüne geçiyor. Sadece onlar da değil… KKTC tarafında kimi çevrelerin dillendirdiği bazı senaryoları da net şekilde tarih sayfalarına gömüyor” diyerek süreci özetliyor.

'Türk ekseninin güç kazanmasına vesile olacak'

‘Türkiye Yüzyılı’ politikası kapsamında uluslararası güvenlik ve barışın korunması adına ülkemizin önemli roller üstlendiğine vurgu yapıyor Doç. Dr. Emeti Gözügüzelli ve devam ediyor:

“Bölgedeki diğer ülkelerin barış ve huzuruna kasteden kimi merkezleri de hedef alan bir hamle bu. Ayrıca, yayılmacı politikalar izleyen çevreler için de bir işaret fişeği atıyor Ankara ve ‘buna izin vermem’ diyor.

Sadece bunlarla da sınırlı değil… Afrika’ya, Süveyş Kanalı’na, Hazar’a hatta Atlas Okyanusu’na kadar etki alanı olan çok stratejik bir yerden bahsediyoruz. Türk ekseninin buradaki yansımaları için Kıbrıs Adası üzerinden atılan ve atılacak olan adımlar hayati önemde.

Gelecek dönemde bölgede muhtemel bir Türk Deniz Üssü kurulması da masada… Buranın güvenliğinin sağlanması adına da Geçitkale’de Türk SİHA’larının konuşlanması çok kritik.

Hava araçlarımızın elde ettiği tüm veriler yasa dışı göçle mücadele, bazı çevrelerin bölgesel faaliyetlerinin gözetlenmesi, balıkçılık ya da hidrokarbon arama süreçleri adına da değerli.”

'KKTC’yi tanıyacak ülkeler için de büyük kazanım'

Geçitkale ile aslında bir NATO üyesi ülkenin Kıbrıs Adası üzerinde hava üssü elde ettiği detayını da özellikle vurguluyor Doç. Dr. Gözügüzelli. Bu gerçekliğin Avrupa’nın güvenliğinde de çok önemli olduğunu belirtiyor. Daha önce NATO üyesi olmayan bazı bölge ülkelerinin bu işe soyunduğunu anımsatıyor ancak hiçbirinin Türkiye gibi bir etki yaratamayacağını söylüyor.

Geçitkale’deki S/İHA üssü ile KKTC’nin başta Türk Devletleri Teşkilatı olmak üzere kimi ülkelerce ‘tanınması’ arasında aslında bir bağ bulunduğunun altını çizip, “Akdeniz’den tutun Afrika’ya kadar çok geniş ve stratejik bir alandan bahsediyoruz. Burada enerjiden savunmaya, deniz nakil hatlarından küresel ulaşıma varana kadar çok değerli konu başlıkları var. İşte Geçitkale, KKTC’yi tanıyan ülkeler için böylesine stratejik bir bölgede güvence tesis edecek” diyerek sözlerini tamamlıyor.