Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) "Çubuk Merkez Mütevelli Heyeti Yapılanması"na yönelik 24'ü tutuklu, 78 kişi hakkında görülen davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, FETÖ ile iltisakı nedeniyle kapatılan Özel Ahmet Doğan İlkokulunda müdürlük yapan sanık Sedat Sayal savunma yaptı.
Sayal, devlette iş bulamadığı için özel sektörde çalıştığını, bu kapsamda Bolu, Bartın, Eskişehir ve son olarak Çubuk'ta cemaate ait özel okullarda görev yaptığını anlattı.
Hakkındaki iddiaları reddeden Sayal, okulun gelirlerinin bir kısmının faturalandırılmayarak, kişilere aktarıldığı iddiasını da kabul etmediğini, müdür olarak sadece kayıtlarla ilgilendiğini, maddi konuların muhasebe biriminin işi olduğunu savundu.
Okulda sohbet toplantısı düzenlenmesinin söz konusu olmadığını ifade eden Sayal, cuma günleri öğretmenlerle yapılan toplantıların eğitimle ilgili olduğunu, bu toplantılara dışarıdan kimsenin katılmadığını öne sürdü.
Sayal, eşiyle birlikte örgüt okullarında atama usulüne göre çalıştığı iddiasını da kabul etmedi ve çalıştığı her okuldan istifa ederek ayrıldığını, yeni başladığı okula da başvuruyla kendisinin girdiğini savundu.
Örgütün haberleşme programı ByLock kullandığının tespit edildiği belirtilen Sayal, bunu reddetti. Bir başkasıyla ByLock'un indirilmesine ilişkin mesajlaşmalarının da tespit edildiğinin belirtilmesi karşısında Sayal bu kez, "Böyle bir programı kullandığımı hatırlamıyorum" savunmasını yaptı.
"Para olmayınca bağlantı olmuyormuş"Daha sonra örgüte finansman sağlamakla suçlanan iş adamı Ahmet Çelik dinlendi.
O dönem "cemaat" olarak anılan örgüte ait Baraj Eğitim kurumlarına 4 katlı bina bağışladığını ve bu binaya babasının ismi verilerek yurt yapıldığını anlatan Çelik, ayrıca babasından kendisine kalan bir arsayı da okul yapılması için bağışladığını ve bu arsaya Samanyolu Ahmet Doğan İlkokulunun yapıldığını aktardı. Çelik, işlerinin çok iyi olması ve bu mallara ihtiyacının bulunmaması nedeniyle hayır için bağışta bulunduğunu savundu.
Babasından devraldığı firmada ürettiği makineleri yurt dışına sattığını belirten Çelik, yurt dışında pek çok ülkede fuarlara katıldığını, bu faaliyetlerinin örgütle ilgisinin bulunmadığını, ticari faaliyetler olduğunu öne sürdü.
Çelik, ihracat yaptığı Libya ve Suriye'deki karışıklıklar nedeniyle 2011'den sonra işlerinin çok kötü gittiğini, her şeyini kaybettiğini, 6 yıldır geçimini sağlamaya çalıştığını kaydetti.
FETÖ'yü lanetlediğini ifade eden Çelik, "Alacaklılarım beni parayla kaçtı zannediyorlar. İki gündür burada avukatım olmadığı için bekliyorum. Allah kimseyi düşürmesin. Ne elimden devlet tutu, ne cemaat tuttu. Cemaatin okullarında çocuklarımı okuttum, evrak verdim. Evimi taşıdığım gün, cemaatin avukatı icra yolladı, çekimi ödemedim diye. 6 yıldır bunlarla bağlantım yok. 2011 yılı itibarıyla hiçbir bağlantım kalmadı. Çünkü düştüm, param yok. Para olmayınca bağlantı olmuyormuş, onu da öğrendik." diye konuştu.
Bank Asya'da hesabı bulunmadığını ancak kredi kartı olduğunu anlatan Çelik, "Bank Asya'ya 20 bin lira kredi kartı borcum vardı, ödeyemedim. Terör örgütünün finansman kaynağına zarar verdim, evet o kişi benim. Bütün bankalara verdiğim gibi o bankaya da zarar verdim." ifadelerini kullandı.
Cemaat okullarında kocasıyla birlikte çalıştığı ve örgütün atama usulüne göre farklı okullarda görev yaptığı ifade edilen sanık Refika Delibaşı ise KPSS'yi kazanamayınca Kastamonu'daki Aral Fem Dershanesine başvurduğunu, kayınpederini kaybetmelerinin ardından Tunceli'ye giderek bir başka özel okulda çalışmaya başladıklarını anlattı.
Mahkeme Başkanının, örgütün mensuplarını karı koca çalıştırdığını, onları istediği yerlere gönderdiğini belirterek, kendisinin Aksaraylı, eşinin Yozgatlı olmasına ve hiçbir bağlarının bulunmamasına rağmen neden Tunceli'ye gitmeyi tercih ettiklerini sorması üzerine Delibaşı, okul müdürünün tavsiyesi nedeniyle Tunceli'ye gittiklerini kaydetti.
Tunceli'de 5 yıl kaldıklarını ve ikinci çocukları olmayınca, çocuk tedavisi için Ankara'ya gelmek istediklerini anlatan Delibaşı, bir arkadaşının vasıtasıyla Çubuk'taki Özel Ahmet Doğan okulunda işe başladığını anlattı.
Örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmeyen Delibaşı, sohbet toplantılarına katılmadığını, himmet vermediğini, örgütün yönlendirmesiyle hareket etmediğini savundu.
"Hayalim devlette öğretmenlik yapmak"Sanık Meral Yılmaz ise 18 yaşında görücü usulüyle evlendiğini, başörtüsü yasağından dolayı hayalindeki üniversitede okuyamadığını, üniversiteyi dışarıdan bitirdiğini, başörtüsü yasağı kalkınca Erzurum Atatürk Üniversitesinde formasyon eğitimi aldığını anlattı.
Masraflarını karşılamak için Özel Ahmet Doğan İlkokuluna başvurduğunu dile getiren Yılmaz, orada seçmeli Kuran-ı Kerim dersi verdiğini bildirdi. Okulda sadece cuma günleri müdürün toplantı yaptığını anlatan Yılmaz, okulun işleriyle ilgili bu toplantıların 30-40 dakika sürdüğünü, bunların cemaatin sohbet toplantısı olmadığını savundu. Yılmaz, FETÖ'yü terör örgütü olarak gördüğünü kaydetti.
Çubuk'ta fazla alternatif olmadığını, başörtüsüyle çalışma imkanı olduğu için kapatılan Özel Ahmet Doğan İlkokulunda çalışmayı tercih ettiğini öne süren Yılmaz, burada çalışması için kimsenin aracı olmadığını söyledi. Yılmaz, örgüt üyesi olmadığını, hayalinin devlette öğretmenlik yapmak olduğunu söyledi.
Sanık İlker Aydın ise geçimini sağlamak için cemaatin okullarında çalıştığını, örgüt faaliyeti sezmesi halinde işsiz kalma pahasına ayrılacağını savundu.
Aydın, avukat huzurunda savcılık ve hakimlikte verdiği ifadelerin bir kısmını reddetti.
Sohbet toplantılarına katıldığı ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in vaaz kasetlerini dinlediği yönündeki beyanı ile cemaat okullarında devletteki gibi rotasyon ataması yapıldığı yönündeki beyanını kabul etmediğini belirten Aydın, bu ifadelerini değiştirdiğini söyledi.
Mahkeme Başkanının "Neden değiştirdiniz?" sorusu üzerine Aydın, ifadesine ekleme yapıldığını savundu. Başkanın, "Ekleme yapılmaz, avukat huzurunda vermişsin." dedi. Söz konusu ifadesinin tekrar okunmasını isteyen Aydın, "Son zamanlarda katılmışlığım yoktu." diye konuştu. Başkanın "Önceki zamanlarda ne vardı" diye sorması karşısında Aydın, dini sohbetler yapıldığını, kitaplar okunduğunu kaydetti.
Savcılık ifadesindeki "FETÖ terör örgütüdür, Gülen de örgütün lideridir." sözleri hatırlatılan Aydın, "Hayır, öyle demedim. Buna siz karar vereceksiniz." dedi.
Sanıklar Emine Fidan Erdoğan, Fatih Yemişçi, Mustafa Şahin, Mustafa Özdemir, Nefide Dinçer, Ahmet Yüksel de haklarındaki suçlamaları reddederek, beraatlerini talep etti.