İsmail Zelvi
Suriye Rejiminin İdlib’de kasıtlı olarak sivil yerleşim yerlerini vurduğunu belirten Kınık, “Çatışmalar nedeniyle yaklaşık 220 bin insan İdlib’in güneyinden ve batısından yer değiştirdi. Bu çerçevede maalesef rejimin Haleb’i Şam’a bağlayan, ve Halebi Lazkiye’ye bağlayan M4 ve M5 karayollarının etrafından kalan sivil yerleşim birimlerini hedef göstererek, sivil yerleşim birimlerini hastaneleri, sığınakları, mülteci kamplarını hedef göstererek, ihlaller, savaş suçları ve katliamlar çerçevesinde oluşan büyük korku, katliam korkusu, ki son 5 gün içinde 1500 insan hayatını kaybetti. 10 bine yakın insan yaralandı maalesef 220 bin insan Türkiye’ye yakın sınır bölgelerine sığınmak zorunda kaldı.” Dedi.
Marat el Numan başaldı
İdlib’in en yoğun yerleşim birimlerinden biri olan Marat el Numan tamamen boşaldığını ifade eden Kınık, “ Artık hiçbir insan yaşamıyor, Marat el Numan’da yaşayan insanların tamamı İdlib Hatay sınırı bölgesine doğru, Serakip bölgesi Atma bölgesine doğru yola çıktılar ve geldiler. Dünden beri Marat el Numan’a yapılan saldırılar gibi dün de Seraklit bölgesine bu anlamda yoğun bir şekilde sivillerin yaşadığı bölge vuruyor. Cumhurbaşkanımızın ve devletimizin yetkililerinin bu bölgede, ateşkes ve çatışmasızlığın devam etmesi yönündeki yürüttüğü çalışmalar devam ediyor. Ama maalesef bizim sahada gördüğümüz. Bu ihlallerin devam ettiği yönünde” şeklinde konuştu.
Silahla çözüm olmaz
Türkiye’nin Esed’den kaçan insanları alması durumunda güvenlik riski oluşacağını belirten Kınık, “Bu bölgede yaşayan 4 milyon insan var. Bu insanların başka gidecekleri bir yer yok. Bu insanların Türkiye’ye alınabilme imkanları ve ihtimalleri bulunmamakta. Çünkü Türkiye’ye bu insanların alınması, hem bu insanların kendi güvenliğini, hem Türkiye vatandaşlarının güvenliğini, hem de Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin güvenliğini riske atar. Mültecilerin ölüm yolculuğuna çıkarak Avrupa’ya seyahati tetikleyecektir. Bu çerçevede 2011’de çatışmalarla gelinen bu noktada. Artık silahlarla kazanılacak bir çözüm bulunmamakta. Bunu dünyanın duyması gerekiyor. Buradaki sürecin, barışçıl, demokratik ve konuşarak çözülmesi gerekiyor” dedi.
BM yardım kapılarını açmalı
Suriyenin kuzeyine sınır ötesi yardımları BM Güvenlik Konseyinin almış olduğu sınır ötesi yardım kararları çerçevesinde yürütüldüğünü hatırlatan Kızılay Genel Başkanı Kınık, “Suriye devletinin izni olmaksızın, Kuzey hattında bulunan ihtiyaç sahiplerine Türkiye sınırındaki 5 sınır gümrük kapısını kullanarak insani yardımları geçişi sağlanabiliyordu. Maalesef bu anlaşmasını uzatılmasıyla ilgili geçen hafta yapılan görüşmelerde Rusya ve Çin bu anlaşmayı veto etti. Yani Türkiye’den, Lübnan ve Ürdün’den Suriye’ye insani yardımın geçişiyle ilgili izni BM Güvenlik konseyi uzatmadı. Baskılarımız devam ediyor. Cenevre’de Genel Sekreter Gutares ile görüştük. Sayın Cumhurbaşkanımız ilgili taraflarla yoğun bir şekilde görüşüyor. Ümidimiz bitmedi ama, sınır ötesi yardımlar kapatılırsa, bu bölgedeki insanların yardım alacakları bir yer yok. Ekmekleri, ilaçları bura dan gidiyor. 2400 sağlık personelimiz, yaklaşık 40 hastane ve sağlık merkezinde bu insanlara hizmet veriyor. Bu sınır operasyonları kapatılırsa, burada başka bir dramla karşı karşıya geleceğiz. Ağırlaşan kış şartları ve dünyanın azalan ilgisi ve yardımlar sebebiyle yükün çok büyük bir kısmı, Türkiye’nin sırtına kaldı. Türkiye kendi içinde 5 milyon insana baktığı gibi, Suriye’nin Kuzeyi’nde de 4 milyon insana destek vermeye çalışmaktadır. Bugün sınırlarımıza dayanmış olan 220 bin böyle giderse milyonlar. Her hangi bir yardım olmadan yaşayamayacak insanlardır. Evlerinden onlarca kez sürgün edilmiş, Şam’dan, Hama’ya, Hama’dan Humus’a, Humus’tan Halep’e, Halep’ten İdlib’e, bir yerden bir başka yere çatışmalarda her biri en az bir aile bireyini yitirmiş insanlar. Bu insanlar bugün susuyorlar. Ama patlayabilirler. Dolayısıyla bu insanların dertlerini dünyaya duyurmamız gerekiyor. Devletimiz ve STK’larımız seferberlik halinde.
Dünya kamuoyunun ilgi göstermediği Suriyeliler için Türk STK’ları çırpınıyor. Şayet BM sınır ötesi yardımları serbest bırakan kararı uzatmazsa bu insanlar ölümle yüz yüze kalacak. Kuzey hattına gelen yaklaşık 175 bin insanın yüzde 85’i bu bölgelerde yaşayan akrabalarının bulunduğu ev, depo, çadır, okullara yerleştirildi. Bunlara gıda desteği veriliyor. Halihazırda çadır kent, yeni kamp yerleri kurulması yönünde çalışmalarımız sürüyor. Bölgedeki fırınlarda ekmek sıkıntısını gidermek için çalışıyoruz. İlaç desteğini artırdı. Kış şartları çok ağır. Suriyenin içinde yerleşim yerleri oluşturulması ve bu insanların ihtiyaçlarının giderilmesi gerekiyor.