Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, CNBC-e-NTV ortak yayınında yaptığı açıklamada, Türkiye'nin IMF'ye 1947'de üye olmasına karşın ilk kredisini 1961 yılının Ocak ayında kullandığını anımsattı.
O dönemde 1960 ihtilalinden sonra ilk defa IMF'ye müracaat edildiğini belirten Babacan, bugüne kadar 19 stand-by düzenlemesi yapıldığını söyledi. En son stand-by düzenlemesinin 2008 yılının Mayıs ayında tamamlandığını anlatan Babacan, "5 yıldır da IMF'den kredi kullanmadık. AK Parti iktidarı olarak ilk 5 yılda kredi kullanan, ikinci 5 yılda kredileri geri ödeyen olduk. İnşallah 3. beş yılda borç veren ülke olacağız" dedi.
Kredi ödeme prosedürü hakkında bilgi veren Babacan, Hazine Müsteşarlığının Merkez Bankasına talimat vererek, ilgili hesabından gerekli miktarın IMF'nin hesabına aktarılmasını istediğini, ödemenin bir gün sonra IMF'ye gerçekleştirildiğini belirtti.
Türkiye'nin IMF'e olan kredi borcunun son bölümü için bugün talimat verildiğini ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
"Talimat bugün veriliyor, ama fiili ödeme yarın yapılmış oluyor. Bizim IMF'ye olan borçlarımızın zaman içinde gelişimi, en yüksek noktaya bizim iktidara geldiğimiz yıllarda ulaşıyor. Borç zaman içinde düşüyor ve 19 yıl sonra ilk defa borçsuz bir döneme giriyoruz. Son borçsuzluğumuz 1994 krizi önceki dönemdeymiş. Kriz nedeniyle zor durumda kalınmış, kredi alınmış. O dönemden bu yana borcumuz hiç sıfırlanmamış inşallah yarın tarihi bir günü yaşayacağız."
Babacan, "Dünyanın birçok ülkesinden farklı olarak AK Parti iktidarı dönemindeki IMF anlaşmaları aslında bizim kendi sahip olduğumuz ve benimsediğimiz programların IMF tarafından desteklenmesi şeklinde gerçekleşti" dedi.
Ali Babacan, "IMF çalışanları için Türkiye'de çalışıyor olmak büyük bir referans" diye konuştu.
Babacan, Türkiye'nin IMF'ye vereceği 5 milyar dolarlık katkıyla ilgili bir soruyu da şöyle yanıtladı:
"IMF dedi ki, 'benim şu anda 400 milyar dolarlık bir rezervim var. Ama dünyadaki kriz genişleyebilir. Özellikle Avro bölgesindeki büyük ekonomilerde sorun yaşanırsa ve biz o bölgelerdeki ekonomilere kaynak sağlamak zorunda kalırsak, bu 400 milyar dolar bana yetmez. Dolayısıyla şimdiden ben kaynaklarımı genişletmek istiyorum. Daha kötü günler geldiğinde herhangi bir sorun yaşamayalım. IMF'in daha güçlü olması dünya için bir istikrar unsuru olacaktır' dedi ve bir çağrı yaptı. 500 milyar dolar daha eklemek istediklerini söylediler. Bize özel müracaatta bulundular. 'Siz de Türkiye olarak artık istikrara kavuşmuş durumdasınız. Merkez Bankası rezervleriniz oldukça yüksek miktarda. Dolayısıyla sizi de katkı veren ülke arasında görmek isteriz' dediler. Biz de 5 milyar dolarlık kaynak sağlamaya karar verdik. Ama bunun için de şu şartı koyduk. 'Biz cari açığı olan bir ülkeyiz. Rezervleri de bir bakıma o cari açık için bir yedek, bir güvence olarak tutuyoruz. Size sağladığımız bu kaynağın yine Türkiye'nin rezervi içerisinde değerlendirilmesi lazım. 'Bunun yolu da bu kaynağın likit olması. Anında geri çekilebilen cinsten olmasıdır' dedik."