2015 yılında yayılmaya başlayan, NASA'da görevli bir bilim adamının hazırladığı 1.000 sayfalık raporla Kasım ayında 15 gün süreli karanlıkta kalacağımızı bildirdiğine yönelik haberin aslında tam bir safsata olduğu düşüncesini dile getiriyor makalenin yazarı...
Belki de tarihte en çok konuşulan, tweet atılan, fotoğrafı çekilen güneş tutulması olayı henüz yaşandı. Tuhaf iddialardan tutun da, manevi söylemlere kadar bir dizi yorumlar yapıldı yaşanan güneş tutulması olayı esnasında. Aslında Güneş tutulması, bir açıdan bilimsel öngörülerin gerçekleşmesinin bir yansıması gibiydi. Doğanın bu harika yüzünü seyir esnasında bilimsel açıklamalar yapadururken, son zamanlarda elden ele yayılan bir iddia ile afalladık. Bu Internet masalına göre NASA, Kasım ayında gerçekleşecek 15 gün süreyle tam karanlığın hakim olacağı bir doğa olayı beklentisi içerisindeymiş. Fakat bu tam anlamıyla bir yalan.
Snopes'a göre bu saçma ve yalan haber 2015 yılında 'NASA, 2015 Aralık ayında yaşanacak 15 gün süreli tam karanlık olayını doğruluyor" başlığını taşıyan, görünürde muhteşem, ama aslında ileri derecede uydurma olan yazıyla başlamış. Habere göre o zamanlar NASA yöneticisi olan Charles Bolden, aralarında Jupiter ve Venüs'ün de bulunduğu bir astronomik olay nedeniyle yaşanacak olan bu karanlıkta kalma olayına dair 1.000 sayfalık bir rapor hazırlamış. Haber, gezegen dizilim teorisi kavramı üzerinde yoğunlaşıyor. Hatta Maya takviminin dünyanın sonu ile ilgili tahminlerini de konu ediniyor. Herşeyden önce ben NASA'da çalışmış eski bir bilim adamıyım ve Charles Bolden'ı şahsen tanırım. Akıllı bir adamdır ve eski bir astronottur. Bu iddiada yer alan 'bilim mantığı' olarak adlandırılan şeyin saçmalığını,bir milyon kez çürütebilir. Üstelik de hazırlanan rapor 1.000 sayfaymış. Ciddi misiniz?
Söz konusu Newswatch33 haberi internet fenomeni gibi yıldan yıla yayılır oldu. Maalesef bu habere güneş tutulması sonrasında da şahit oluyoruz. Tutulmalar kolaylıkla tahmin edilebilirler. Bu tahminler, bir dakikadan kısa bir süre içerisinde gerçekleştirilirler. Bu haberlerde iddia olunduğu gibi yüzlerce yıllık öngörülere ihtiyaç yoktur.
Bu haberin yine piyasada gezinmeye başladığını gördüğümde "neden insanlar bunun bir safsata olduğunun farkına varamıyorlar" diye düşündüm. Sanırım bunun bir sebebi sahte haberleri gerçek haber kaynaklarından ayırmakta yaşanan zorluk ve sosyal medyada yaygın olan 'okumadan ve düşünmeden önce paylaş' mantalitesi temel etkenler olsa gerek. 2015 yılında Lucy Goodchild van Hilten'ın yazdığı bir yazı vardı: Bilimsel safsatalar: Neden bu tezgaha düşüyoruz? Ve kimler bundan faydalanıyor?" başlıklı yazısında sosyal medyanın 'click-bait (tıklama avı)' olgusunun temel etken olduğu, kontrolsüz web siteleri ve bilim kaynaklarının bu tip eğilimleri körüklediği dile getiriliyordu. Aynı zamanda 'anlayış ve duygusal geçişim' konuları da işleniyor. 'Sense About Science'ın yazarı Max Goldman, Van Hilten'a şöyle diyor:
"Eğer elle tutulur bir şeyse, ve eğer birileri duygusal bir tepkiyi tahrik etmek üzere başlık atmışlarsa, insanlar bunu mutlaka paylaşacaklardır" diyor.