Washington merkezli düşünce kuruluşu THO tarafından organize edilen "Kudüs Kararı: Washington, Tel Aviv ve Ankara'dan Görünüm" başlıklı telekonferansa Rektör Erhan ile Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) Kıdemli Danışmanı Raphael Danziger ve Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Moran Stern katıldı. Telekonferansın moderatörlüğünü ise SUNY Maritime College Öğretim Üyesi Mark Meirowitz yaptı.
- "Türkiye, uluslararası hukuk temelinde karşı çıkıyor"
ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararının uluslararası arenada çok güçlü tepki topladığını vurgulayan Çağrı Erhan, "Bu karar ABD'yi çok hızlı bir biçimde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) ve uluslararası sahnede yalnız bıraktı. Trump'ın söz konusu Kudüs kararı, bugüne kadarki barış süreci girişimlerinin kazanımlarının neredeyse tamamını siliverdi." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin söz konusu Kudüs kararına karşı çıkmasının temelinde "uluslararası hukuka aykırılığın" olduğunu belirten Erhan, Türkiye'de sadece iktidar partisinin değil, toplumun tüm kesimlerinin bu karara itiraz ettiğine dikkati çekti.
Bu noktada İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından İstanbul'da alınan karara atıf yapan Erhan, ilgili Birleşmiş Milletler (BM) kararlarından hareketle birçok ülkenin ABD'nin tek taraflı adımını "hukuksuz" bulduğunu dile getirdi.
Erhan ayrıca, sadece Müslüman dünyanın değil, BMGK'nin 15 üyesinin ABD hariç hepsinin Trump'ın Kudüs kararına karşı çıktığını sözlerine ekledi.
ABD'nin Kudüs kararının birçok İsrailli tarafından "70 yıllık bir siyasi gerçeğin doğrulanması" olarak görüldüğünü kaydeden Moran Stern ise Kudüs'ün hala barış sürecinin en önemli halkası olduğunu anlattı.
Trump yönetiminin adımını, geleneksel Amerikan dış politikasından bir kopuş olarak görmediğini belirten Raphael Danziger de bu kararın esasen 22 yıl önce o günkü Cumhuriyetçi ve Demokratlar tarafından ortak bir şekilde alındığını ve günün birinde bir ABD başkanının bu karara uyacağını söyledi.
Oturuma katılan konuşmacılar Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin son derece önemli olduğu ve Kudüs kararının ardından bu ilişkilerin seyrinin yakından takip edileceğini vurguladılar.
- Kudüs'teki yarım asırlık işgal
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan etti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), 1980'de kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı. BMGK kararı çerçevesinde, ABD dahil uluslararası toplum Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor.
ABD, Trump'ın hamlesiyle Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan ilk ülke oldu. Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz hale geleceği uyarılarını göz ardı etti. İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, İsrail'in "1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yeni Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına son vermeyi kabul etmemesi" nedeniyle Nisan 2014'te durmuştu.