'Kürtlere en büyük zulmü onlar yaptı'

'Kürtlerin hakkını savunma yalanını kullanan PKK/PYD'nin gerçekte Kürtlere en büyük zararı veren örgütler olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, terör örgütlerinin taşeron olduğuna dikkat çekti.

Şırnak'taki AK Parti İl Binası konferans salonunda konuşan Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, "Türkiye olarak sıkıntılı dönemler yaşadık. Özellikle Şırnak ve bölgemizin yaşadığı sıkıntı Türkiye'nin diğer bölgelerinden daha fazla oldu. Fakat o kadar güçlü bir milletiz ki, o kadar sağlam bir bünyemiz var ki yaşanan bu kadar olaya rağmen milli birliğimizden, beraberliğimizden Allah'a hamdolsun taviz vermedik. Bundan dolayı gerek Şırnak halkına, gerekse bölge insanına teşekkür borcumuz var. Gerçekten Türkiye'nin gücünü zayıflatmak, Türkiye'nin enerjisini boşa harcamasını sağlamak ve dünyadaki o rekabette Türkiye'nin geri bırakılması amacıyla yapılan pek çok çalışma sizlerin feraseti sayesinde hep boşa çıktı. Allah'a hamdolsun birliğimizi ve beraberliğimizi koruyoruz. Çünkü bizi millet yapan o kadar güçlü değerler var ki, bir terör örgütünün bu değerlere 40 yıldır saldırıyor olmasına rağmen hamdolsun bölge halkı kendi değerlerinden zerre taviz vermedi. Elbette zorlanıyoruz, zorluk çekiyoruz. Zaman zaman bizden çok sizler büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Ama gösterdiğiniz fedakarlık ve gayret bütün bu oyunların boşa çıkarılması, sonucunu getiriyor" dedi.

Farklı devletlerin bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalıştığının altını çizen Işık, "Körfez harekatıyla birlikte bölgenin maalesef bazı ülkelerin kendi güvenliği ve kendi siyasi çıkarları, ekonomik çıkarları, kendi stratejileri açısından yeniden dizayn etme süreci başlattılar. Önce Saddam Hüseyin'i, sonra çekiç güç, bu sadece Türkiye'nin güven ve istikrarını tehdit eden bir durum olmaktan çıktı. Bütün bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen bir durum oluştu. Bizim bin yıllık kardeşliğimizin ortaya koyduğu sağlam temeller her şeye rağmen bir ve beraber olarak bu günlere gelmemizi sağladı. Şimdi bölgede yeniden bir şekillendirme gayreti var. Bölgeyi yeniden parçalara ayırmak ve bölgede adeta güçlü hiçbir ülke bırakmama stratejisi var. Bunu bazıları kendi güvenlikleri açısından gerekli görebilir. Ama böyle bir stratejiye Türkiye'nin boyun eğmesini kesinlikle beklenemez. Irak savaşı sürecini hepimiz biliyoruz. Bölge daha küçük parçalara ayrılmak isteniyor. Her parça bir takım güç merkezlerine yaslanarak, ancak ayakta kalabilsin. Kendi gücü ile ayakta durabilecek yapılar oluşmasın isteniyor. Bugün Kuzey Irak'taki gelişmeler bunun bir neticesidir" diye konuştu.

"YPG/PYD'Yİ TAŞERON OLARAK KULLANIYORLAR"

Bazı devletlerin Suriye'de YPG ve PYD'yi taşeron olarak kullanıp bölgenin kontrolünü sağlamayı hedeflediklerini belirten Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi aynı tezgah Suriye'de oynanmak isteniyor. Suriye'de bazı yapılar oluşturulup o yapılar sayesinde bölgenin kontrolünü sağlamayı hedefliyorlar. Bunun için de kendilerine uygun bir taşeron bulup nasıl Türkiye'de PKK terör örgütünü taşeron olarak kullanıyorlarsa Suriye'de de onun devamı olan YPG ve PYD'yi taşeron olarak kullanıyorlar. Bunların amacı bölgenin istikrarı, huzuru ve güveni değil, bunların amacı taşeronları kullanarak vekalet ve vesayet savaşlarıyla bölgeyi daha da istikrarsızlaştırmak. Türkiye'de binlerce kilometre uzaklıktaki insanlar için bu çok da önemli olmayabilir veya kendi güvenliğini bölgenin istikrarsızlaştırılması olarak gören bazı ülkeler için bu gerekli olabilir ama bölgenin asli unsuru olan Türkiye için bölgenin istikrarsızlaştırılması kesinlikle kabul edilemez. Biz Suriye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünü istiyoruz. Biz bu bu topraklardaki Müslüman'ın, Hristiyan'ıyla, Yahudi'siyle, Kürt'üyle, Türk'üyle, Laz'ıyla, Arap'ıyla, Alevi'si, Sünni'siyle kim olursa olsun huzur içinde yaşamasını istiyoruz. Türkiye'nin önceliği budur ama birileri önce bir takım taşeronlar oluşturuyorlar ve o taşeronlar vasıtasıyla önce kendi içlerindeki farklı sesleri susturuyorlar."

YPG'nin en fazla Kürt öldüren terör örgütü olduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, "Bugün PYD dediğiniz onun terör örgütü olarak kullandığı YPG en fazla Kürt öldüren terör örgütüdür. Kürtlerin hakkını savunuyoruz diyen ama icraatta da en çok Kürtlere zulmeden örgüt PKK ve PYD'dir. Bunun en canlı şahidi sizlersiniz Şırnak'ta. Şu an Suriye'de kendi gibi düşünmeyen, kendi gibi siyaset gütmeyen, olaylara kendi gibi bakmayan ki onlar Kürt kardeşlerimizin sahip olduğu değerleri kendi değerleri gibi görmüyor. O değerlerin erozyona uğratılmasını kendilerine misyon olarak görüyorlar. Kendi gibi düşünmeyen, kendi gibi olaylara yaklaşmayan herkesi kendilerine düşman bellemişler. Onları ya öldürüyorlar ya da yurtlarından çıkarıyorlar, zulmediyorlar. Özellikle Türkiye Afrin'de bu yapının hem Türkiye'ye hem bölge insanına zulmetmesini engellemek için yaptığı operasyona da efendim 'Kürtlere karşı operasyon yapıyorlar' diye lanse etmeye çalışıyorlar. Hayır, Afrin operasyonu Kürtlere zulmeden PYD'den Kürtleri kurtarma operasyonudur. Bölgede zulmeden PYD'den bölgeyi kurtarma operasyonudur. İnşallah operasyon bittiğinde göreceksiniz o bölgenin asli unsuru insanlar Kürtler, Türkler, Araplar kendi bölgelerinde huzur içinde yaşamaya devam edecekler. Başlarına musallat olan bu beladan inşallah Türkiye desteği ve yardımıyla Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte inşallah kurtulacaklar. Biz hep söylüyoruz Afrin Afrinlilerindir. Kendi bölgelerinde huzur içinde yaşamaya devam edecekler. Başlarına musallat olan bu beladan inşallah Türkiye'nin desteği ve yardımıyla Özgür Suriye Ordusu'nun desteği ile kurtulacaklar. Biz söylüyoruz Afrin Afrinlilerindir. Biz bu insanların güvenliğini sağlamak ve Türkiye'ye bu bölgeden terör örgütü tehdidini kaldırmak için oradayız. Görevimiz bittiği zamanda geri dönmesini gayet iyi biliyoruz. Özellikle bölge halkının hassasiyetini kaşımaya kalkışan bu propagandalara hiç kimsenin itibar etmemesi lazım. Bu topraklarda bugüne kadar nasıl birlikte yaşadıysak bu bölgede de kardeşçe birlik beraberlik içinde yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü bizi millet yapan o kadar değerler var ki bu değerlerin erozyona uğratılmasına asla tahammül etmeyeceğiz, müsaade de etmeyeceğiz. Biz bu bin yıllık davanın sorumluluğunu üstlenerek hem Afrin operasyonu ile ilgili hem de bölgeye verilmek istenen yeni şekille karşı çıkmayı bir görev biliyoruz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Sayın Başbakanımızın koordinasyonunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Allah'ın izni ile göreceksiniz hak galip gelecek. Zulüm her zaman olduğu gibi yerin dibine geçecek" dedi.

İTTİFAK SEÇİME YÖNELİK BİR ÇALIŞMA DEĞİL"

MHP ile yapılan ittifakın seçime yönelik bir çalışma olmadığını belirten Başbakan Yardımcısı Işık, "Türkiye çok badireler atlattı, çok büyük sıkıntılardan geçti. Birlik ve beraberliğimiz sayesinde bunların hepsini atlatmayı bildik. Şimdi bölgenin yeniden şekillenmesinde milli bir duruş Türkiye için olmazsa olmaz. Burada sadece AK Parti değil, 'ben bu ülkeye bağlıyım' diyen 'ben bu bölgenin Türkiye'ye rağmen, bölge halkına rağmen yeniden şekillenmesini istemiyorum' diyen herkesin bir araya gelme ihtiyacı var. Bu çağrıyı Sayın Cumhurbaşkanımız yaptı. Şu anda Milliyetçi Hareket Partisi ile yaptığımız ittifak görüşmeleri bu çerçevede değerlendirilmeli. Yoksa seçime yönelik bir çalışma yapmıyoruz. Biz bir olan yerli olan milli olan tüm unsurların bir araya gelerek ve bu mücadeleyi birlikte vermesini istiyoruz. Bölgemiz açısından bu son derce önemlidir. Bu ittifaka katılmak isteyen herkese de kapımız açıktır. Biz bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışanların taşeronluğuna soyunanları artık kendi akıbetleri ile baş başa bırakmaktan başka çaremiz yoktur" diye konuştu.

7 Haziran'da HDP'nin milletin değil Kandil'in sözcülüğünü yaptığını söyleyen Başbakan Yardımcısı Işık, "7 Haziran'da Türkiye bir tercih yaptı. Bölgemizde de HDP ciddi bir oy oranı ile mecliste temsil edildi. Bu süreç bölgede de Türkiye'de de bu fırsat iyi değerlendirilirse sorunlarımızın kalıcı olarak çözülmesi için herkesi ümide sevk etti. Halkın benim sorunlarımı çöz diye destek verdiği oy verdiği HDP maalesef gitti Kandil'in sözcülüğüne soyundu. Zaten onların orada sözcüleri var. Sen milletin sözcüsü olma durumundaydın. Bu kadar önemli bir fırsatı maalesef HDP Kandil'in sözcülüğüne soyunarak heba etti. Ve zannettiler ki biz baskı ile şiddetle sonuç alırız. İşte en son sizlerin de hayatını zehir eden çukur eylemlerini yaptılar. Çukur eylemleri ile güya şehirleri işgal edecekler ve kendi yönetimlerini oluşturacaklar. Ama sizlerin desteği, Cumhurbaşkanımızın kararlı tutumu, güvenlik güçlerimizin mücadelesi ile bu çukur eylemi bertaraf edildi. O çukur eylemlerinden sonra şimdi yepyeni bir Şırnak doğuyor. Şırnak küllerinden yeniden doğuyor. Güçlü ve modern bir Şırnak inşa ediliyor. Cizre, Silopi ve İdil yeniden inşa ve imar ediliyor. Devletimiz her türlü imkanı burası için seferber ediyor. Göreceksiniz bu yılın ikinci yarısında hem o çukur eylemleri nedeniyle Şırnak'tan göz eden insanlarımız geri dönecek hem de Şırnak çok daha canlı olacak. Şırnak eskiden daha güzel ve canlı olacak" şeklinde konuştu.

Belediyelere gelen paraların dağa değil halkın hizmetine kullanıldığının altını çizen Işık, şöyle konuştu:

"Belediye başkanımızın çalışmalarına baktım. Fevkalade çalışmalar yapılıyor. Sanat sokağını görünce dün göğsüm kabardı. Demek ki Şırnak halkının hizmeti için gönderilen paralar dağa değil de Şırnak halkı için harcanınca ne kadar güzel eserler ortaya çıkıyor. Bazıları bize para gönderilmiyor ya da şimdi kat kat paralar gönderiliyor diyor. Hayır şimdi de gönderilen para aynı. Gelen parada bir değişiklik yok. Ama gelen paralar terör örgütünü finanse etmiyor. Şırnak'ın alt yapısını, üst yapısını sosyal programlarını desteklemek için kullanılıyor. Aradaki fark bu. Biz de belediye başkanımıza desteklerimizi vermeye devam edeceğiz."

Yapılan konuşmalardan sonra AK Parti İl Başkanı İbrahim Halil Erkan tarafından Başbakan Yardımcısı Fikri Işık'a el dokuması kilim hediye edildi. Ardından Çakırsöğüt 1'inci Jandarma Komando Tugay Komutanlığı'na geçen Başbakan Yardımcısı Işık, Batman İl Kongresi'ne katılmak üzere helikopter ile Şırnak'tan ayrıldı.