Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 221 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen Genelkurmay çatı davasının duruşmasına, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile şehit yakınları katıldı.
Duruşmanın başında Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın devam eden operasyonlar nedeniyle duruşmaya gelemediğini, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve o dönem Genelkurmay 2. Başkanı olan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in de dilekçe göndererek duruşmaya gelemeyeceklerini bildirdiklerini ve davaya müdahillik talebinde bulunduklarını belirtti.
Davanın görülmesine, olay tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı olan emekli Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın müşteki olarak beyanlarının alınmasıyla devam edildi.
'Aynı uçaktalardı'
Çolak, darbe girişiminden önce Ağustos 2016'da yapılması planlanan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) hazırlıkları olduğunu, olay günü İzmir'deki Maltepe Askeri Lisesinde düzenlenen mezuniyet töreninden sonra Akın Öztürk ile aynı uçakla Ankara'ya geldiğini söyledi.
Öztürk'ün uçakta kendisine, "Torunlarımı görmek için Ankara'ya gidiyorum." dediğini aktaran müşteki Çolak, 15 Temmuz 2016 saat 16.00'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile atamalara ilişkin çalışma yaptıklarını kaydetti. Toplantı esnasında Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in odaya geldiğini ve Akar ile kısa bir konuşma yaptıklarını anlatan Çolak, Akar ile Güler'in bir süre sonra dışarı çıktıklarını beyan etti.
Daha sonra Akar'ın kendisini emir subayı Levent Türkkan aracılığıyla toplantı odasına çağırdığını belirten Çolak, yanlarına gittiğinde Güler ile Akar'ın toplantı halinde olduklarını bildirdi.
Müşteki Çolak, toplantıda Güler'in, Kara Havacılık Komutanlığında görevli bir binbaşının 15 Temmuz akşamı helikopter faaliyeti yapılacağını söylediğini, faaliyet kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın alınacağını söylediğini aktardı.
''Levent Türkkan ağzımı aradı''
Bunun üzerine Akar'ın kendisine, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı İhsan Uyar'ı alarak Kara Havacılık Komutanlığına gitmesi ve denetlemesi emrini verdiğini ifade eden Çolak, şöyle konuştu:
"Sayın komutanın bana verdiği emir darbe girişimine ilişkin değil, izinsiz uçuşlar yapılabileceği yönündeydi. Toplantıdan çıktığımda Levent Türkkan ağzımı aradı ama ben 'Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gidiyorum.' diyerek oradan ayrıldım. Bu durumdan şoförüm ve emir subayımın haberi yoktu. Yolda giderken Kara Havacılık Komutanı olan Hakan Atınç'ı ve İhsan Uyar'ı aradım. Uyar'a yanında bir de askeri savcı getirmesini söyledim."
Müşteki Çolak, 15 Temmuz 2016 günü saat 18.48'de Güvercinlik'teki Kara Havacılık Komutanlığı'na gittiğini, komutanlık odasına geçtiğinde uçuş pistinin boş olduğunu gördüğünü söyledi.
''Darbe girişimine yönelik bir hazırlık yoktu''
Atınç'tan uçuş planlarını ve gece uçuşu yapılmamasını istediğini kaydeden Çolak, hangarlarda da incelemelerde bulunduğunu, incelemeleri esnasında darbe girişimine yönelik hazırlığa rastlamadığını ve bunu Genelkurmay Başkanı Akar'a da telefonla bildirdiğini dile getirdi.
Saat 21.00'den sonra da kışladan ayrıldığını kaydeden Çolak, telefonla Genelkurmay Başkanı Akar ile tekrar görüşmek istediğini, telefonu Levent Türkkan'ın açtığını ancak bir süre sonra konuşmanın kesildiğini beyan etti.
''Tatbikat var'' diye konuşmalar duydum''
Türkkan ile tekrar bağlantı kurulduğunda Türkkan'ın kendisine, "Komutanım sizi acele makamına bekliyor." dediğini bildiren Çolak, Genelkurmay kışlasına geldiğinde Özel Kuvvetler Komutanlığı askerlerince nöbet tutulduğunu gördüğünü ve "Tatbikat var." diye konuşmalar duyduğunu söyledi.
Bu esnada etraftan silah sesleri geldiğini ve Genelkurmay binasına girerken Ramazan Gözel'in "Komutanım süratle girin." dediğini dile getiren Çolak, binanın içine girdiğinde derdest edilme anını şöyle anlattı:
"İçeriye hızlıca girdiğimde, sağda ve solda yuvarlak geniş sütunların arkasına daha önceden gizlenmiş askerler üzerimize gelerek bizi yatırdı. 'Hareket etmeyin, emniyetiniz için yapıyoruz.' dediler. Bir yandan da başımı zemine bastırıyorlardı. Bu esnada ellerimi plastik kelepçe ile bağladılar. Sürekli, 'Konuşmayın, kafanızı sağa sola çevirmeyin.' diyorlardı. Daha sonra bizi ikinci kata götürdüler. Burada Bünyamin Tuner'in hain bakışlarını unutmuyorum. İkinci kattaki olayları yönetenin o olduğunu düşünüyorum.
Odadaki televizyon açıktı. TBMM üzerinde uçakların uçtuğunu gösteriyorlardı. Bir süre sonra başımıza yün başlık geçirdiler, ayaklarımızı da bağladılar. Bu esnada dışarıdan uçak sesleri gelmeye devam ediyordu. Koruma subayımı iki bacağından da yaraladılar. Bülent Aydın'ın da koruma aracından çıkarak müdahale etmeye çalışırken şehit olduğunu sonradan öğrendim."
"Bu yaptığınız ayaklanmadır, teslim olun"Genelkurmay'da derdest edildikten sonra helikoptere bindirildiğini ve yaklaşık 20 dakika sonra iniş yaptıklarını belirten Çolak, bir araba vasıtasıyla sabaha kadar rehin tutuldukları odaya götürüldüklerini, uçak seslerinden Akıncı Üssü'nde olduklarını anladığını kaydetti.
Bazı generallerin de burada tutulduğunu anladığını söyleyen Çolak, darbecilerin rehin tutulanlara yönelik sert bir tavır sergilediğini ve "Sizin gibi cumhurbaşkanı, başbakan, içişleri bakanı, MİT müsteşarı da alınacak." şeklinde konuşmalar yaptıklarını beyan etti.
Sabah saatlerine pistin bombalandığını duyduğunu, "Bu yaptığınız Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir ayaklanmadır. Teslim olun." anonsu yapıldığını dile getiren Çolak, anonslardan sonra darbenin bastırılmaya başladığını anladığını ifade etti.
Sabah saatlerinde de rehin tutulduğu yerden kurtarıldığını ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına geldiğini söyleyen müşteki Çolak, sanıklardan şikayetçi olarak davaya katılma talebinde bulundu.
Çapraz sorgu sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın derdest edilme anına ilişkin, "Bazı sanıklar sizin güvenliğinizi sağlamak için o şekilde yere yatırıldığınızı iddia ediyor. Kara Kuvvetleri Komutanı'nın güvenliğinin bu şekilde sağlanması sıradaşı mıdır?" sorusuna Çolak, "Güvenliği sağlama adına böyle bir eylem (yere yatırılarak derdest edilmesi) asla yapılamaz, böyle bir girişim dünya tarihinde yoktur." cevabını verdi.
Duruşmaya öğle arası verildi.