'Bütün mazlumlara el atıyoruz'

Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, Uluslararası Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikaları Sempozyumu'nda konuştu. Başkan Memiş, Türkiye'nin mağduriyet yaşayan ve zulme uğrayan tüm insanların dostu olduğunu belirterek, "Bizler, başkaları açken tok yatmaktan kaçınan bir inançtan geliyoruz. Dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur varsa ona kol kanat geren bir anlayış içerisindeyiz" dedi.

Ezgi ÇelikALANYA

Memur-Sen Konfederasyonu'na bağlı Sağlık-Sen tarafından organize edilen" Uluslararası Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikaları Sempozyumu" Alanya'da başladı. Sempozyuma 20 ülkeden gelen sağlık ve sağlık hizmet çalışanları sendika temsilcilerinin katıldı. konuşan Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, üç gün sürecek programın açılış konuşmasında "Haksızlığa, zulme uğrayan ve mağduriyetler yaşayan insanların güven duyduğu ülke Türkiye'dir. Ülkemiz bütün mazlum ve mağdurların yardımına koşmakla mükelleftir" vurgusu yaptı.

"İnsanların güven duyduğu ülke Türkiye"

Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, sempozyumun; dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa, zulme uğrayan ve türlü mağduriyetler yaşayan insanların dostu, güven duyduğu ülke olan Türkiye'de gerçekleştirildiğini belirten Memiş, "Bizler, başkaları açken tok yatmaktan kaçınan bir inançtan geliyoruz. Bütün insanlığın, dünyanın kardeş ve 'göklerin hepimizin ortak tarlası olduğu' gerçeğinden ve bilincinden yola çıkarak, hangi kıtadan, hangi ülkeden gelmiş olursak olalım, insanlığın tüm dertleriyle, sıkıntılarıyla ve tabii ki bunların çözümleriyle ilgili ortak düşünce ve projeler geliştirmek için var gücümüzle çalışmalıyız. Bugün burada yurt dışından birçok sendikacıyla ortak bir çalışma yapıyoruz.Sempozyuma 20 farklı ülkemizden 40'a temsilci katıldı.Sağlık-Sen olarak yurt dışı dayanışmaya son derece önem veriyoruz. Sendikalar olarak ortak sorunlarımıza, birlikte mücadele ederek, ortak çözümler bulmalıyız" dedi.

"Mücadelemizi sürdüreceğiz"

Türkiye'nin en büyük konfederasyonu ve sendikaları olarak kuruldukları günden beri sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının yanı sıra tüm kamu görevlilerinin mücadelesini sürdürmeyi, sivil toplum ve demokrasi mücadelesiyle birlikte devam ettirmeyi davaları olarak kabul ettiklerini söyleyen Memiş, şöyle konuştu: "Geçmişte yaşadığımız her türlü zorluğa rağmen katettiğimiz mesafeyi, bugün üstlendiğimiz sorumluluğu ve bundan sonra yürüyeceğimiz yolu görerek; sendikal mücadelemize ve sivil toplumun gelişmesine azami katkılar sunmaya kararlılıkla devam edeceğimizi vurgulamak isterim. Ülkemizin en büyük Sağlık ve Sosyal Hizmet çalışanları sendikası olarak; dost ve kardeş ülkelerdeki partnerlerimizle eşit paydaşlık çerçevesinde ikili ve çoklu temaslarımızı daha ileri noktalara taşımak ve karşılıklı tecrübe paylaşımında bulunarak geleceğe dönük projeler üretmek suretiyle önce çalışanlarımız olmak üzere, insana, insanlığa dair faydalar sağlama kararlılığı içindeyiz" şeklinde konuştu.

"Gözyaşını, alın teri mücadelesi durdurur"

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da konuşmasında, sendikal örgütlülüğün ve hak mücadelesinin önemine dikkat çekti. Dünyada dökülen mazlum ve mağdur gözyaşının, alın teri mücadelesi ile duracağına inandığını söyleyen Yalçın, "Bizler emeğin temsilcileriyiz. Ekmek mücadelesi veriyoruz. Bizim örgütlülüğümüz, mücadelemiz, üyesi olduğumuz sivil toplum kuruluşlarının davranışlarına sunacağımız katkı, dünyadaki göz yaşının da durmasını sağlayacaktır. Bugün ülkemizin hemen yanı başında bir acı, savaş ve trajedi yaşanıyor. Savaş devam etse de, kesintisiz bir hizmet, aksamaksızın sürüyor. Sağlık çalışanlarımız, o savaş ortamında bile kendi canlarını hiçe sayarak başkasını yaşatmaya çalışıyor" dedi.Dünyanın Suriye'de bir imtihan verdiğini söyleyen Yalçın, egemen devletlerin, orada terör örgütleri üzerinden bir dizayn çalışması içinde olduğunu ifade etti. Terör örgütlerinin finanse edildiğini, silahlarla donatıldığını söyleyen Yalçın, Suriye'deki durumun başlangıç noktasından çok farklı bir mecraya geldiğini vurguladı. Yalçın, "Terör örgütlerine 1300 Tır silah teslim eden ABD'nin, kendi müttefiki olan bir ülke ile çalışmak yerine, çelme takmak, acı ve gözyaşını yükseltme tavrı acı ve ibretle izlenmektedir" dedi.

"Tüm mazlumlara el uzatıyoruz"

Ülkemizin dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur varsa ona kol kanat geren bir anlayışta olduğunu kaydeden Yalçın, şöyle konuştu: "Arakan'da, Bosna'da, Somali'de, Yemen'de, Mısır'da nerede sancılı bir bölge varsa ona karşı duyarlı olmuş, karınca kararınca elini cebine atmış, ekmeğini bölmüş bir ailenin mensubuyuz. Bunu yaparken, mensubu olduğumuz dinimizin buna ciddi bir katkısı var. Ancak dini bir sunuş yapmıyoruz. Nepal'da bir afet meydana geldiğinde de yardımcı olduk. Kimsenin dili, dini, ırkına bakmayız. Mazlumun dini, dili, ırkı sorulmaz. Biz emek örgütüyüz. Biz; gözlerimizin rengi farklı olsa da gözyaşlarımızın aynı olduğunu biliyoruz. Alın terimiz aynı renk. Olaya insan boyutuyla bakmak gerekiyor. Sadece kendini düşünen, kendini merkeze alan yaklaşımlar, dünyaya saadet getirmedi, felaket getirdi. Önemli bir kitleyiz. Alın teri mücadelesi veriyoruz. Emeğimizin karşılığını istiyoruz, ekmeğimizin peşindeyiz" dedi.

"Sağlıklı yaşam süresini uzatacağız"

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş ise konuşmasında, sağlıkta yaşanan dönüşüm ve gelecek vizyonuna yönelik değerlendirmelerde bulundu.Türkiye'de sağlık sistemi ve hizmetlerinin 2002 yıllarından günümüze dek sürekli gelişerek devam ettiğini söyleyen Gümüş, "Yıllardır bu sistemin içinde olan biri olarak, bu gelişimden bahsetmek istiyorum. Farklı sağlık hizmeti sunan kurumlar vardı, bunlar birleştirildi. Polislerin, PTT'cilerin hastaneleri vardı, bunlar tek çatı altında toplandı. Önümüzdeki iki yıl içinde yenilenmiş hastanelere kavuşuyoruz. Bugüne kadar hastanelerimizin sayılarını artırdık. Şehir hastanelerini kuruyoruz. Bu şehir hastanelerinde tam donanımlı sağlık çalışanları hizmet veriyoruz" dedi. 2018, 2020 yıllarına ait vizyon açıkladıklarını söyleyen Müsteşar Gümüş, hedeflerinden birinin de sağlıklı yaşam süresini uzatmak olduğunu kaydetti. Hastalıklı yaşamın kimseye faydası olmadığını söyleyen Gümüş, "Edebali'nin o sözünde olduğu gibi, devletin yaşaması için insanın yaşaması lazım. Tedavi kolay ama, tedbir alarak hastalanmayı önlemek, sadece bakanlığın değil, bütün kurum ve sivil toplum örgütlerinin hedefi olmalı" dedi. Sağlık hizmetlerinin sunumunda yaşanan dönüşümün mimarının sağlık çalışanları olduğunu söyleyen Gümüş, çalışan memnuniyetini artırmanın da öncelikleri arasında yer aldığını ifade etti ve ilgili düzenlemenin en kısa zamanda yapılacağını kaydetti.