Erdoğan'dan sert çıkış: Hadsiz ve edepsiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Camiler ve Din Görevlileri Haftası Töreninde konuştu. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un İslamiyet'le ilgili sözlerine tepki gösteren Erdoğan, "Bu sözler hadsiz ve edepsizliktir. Sen kim oluyorsun ki İslam'ın yapılandırılması sözünü ağzına alabiliyorsun" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"DİYANET PERSONELİ FEDAKARCA GÖREV YAPTI"

Diyanet camiamız sadece camilerde değil insani yardım, eğitim faaliyetlerinde, yabancı sapkınlarla mücadelede büyük faaliyet gösteriyor.

Gerek 15 Temmuz darbe girişiminin savuşturulmasında, gerekse FETÖ ihanet çetesinin toplumda açtığı yaraların sarılmasında Diyanet İşleri Başkanlığımız hep ön saflarda yer almıştır. Diyanet personelimiz virüse karşı yürüttüğümüz mücadelede fedakarca görev yaptı.Çok değerli kardeşim Ömer Döngeloğlu başta olmak üzere Kovid-19 nedeniyle vefat eden tüm hocalarımıza rahmet diliyorum.

"KİMSENİN BU VEBALE GİRMEYECEĞİNE İNANIYORUM"

Kurallara uymamak kul hakkına girmektir. Hiçbir vatandaşımın böylesi ağır vebalin altına girmeyeceğine inanıyorum. Gerçek mümin, musibetler karşısında kahrın da hoş lütfun da hoş diyerek acıyı bal eğleyendir. Kur'an-ı Kerim bizlere her zorlukla beraber muhakkak kolaylığın olduğunu müjdeliyor. Nitekim virüsle mücadele ettiğimiz sıkıntılı günlerde birçok müjdeye mazhar olduk.

SIKINTILI GÜNLERDE GELEN MÜJDELER

Karadeniz'de rezerv keşfettik. Doğu Akdeniz'den de güzel haberler almayı ümit ediyoruz. Yine bu dönemde 86 yıllık hasretin ardından Ayasofya'yı 24 Temmuz Cuma günü dualar, niyazlarla yeniden ibadete açtık. Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmet Han'ın vasiyetine uygun tekrar cami hüviyetine kavuşması milletimizin en büyük hayallerinden biriydi.

BATI'DA IRKÇILIK VE İSLAMOFOBİ

Türkiye, dini hak ve özgürlükler konusunda örnek bir tavır sergilerken, Batı dünyasında tam zıttı bir atmosferin hakim olduğunu görüyoruz. Uzun yıllar demokrasinin beşiği olmuş Batı ülkelerinde ırkçılık, ayrımcılık ve İslam düşmanlığı zehirli sarmaşık gibi yayılıyor. Müslümanlara ait iş yerleri hedef oluyor. Müslüman kadınlar başörtülerinden dolayı sokakta, okulda sözlü ve fiili tacize maruz kalıyor. Neredeyse her gün Türk ve Müslüman olduğu için saldırıya uğrayan, hakları gasp edilen insanlarımızın haberlerini alıyoruz. DEAŞ benzeri ideolojik fanatizmin Avrupa'yı günden güne zehirlediğine şahit oluyoruz. İsveç'te Kur'an yakılması, Norveç'te yırtılması kutsallarımıza yönelik saldırılardan sadece birkaçıdır. Batı dünyası, kanser hücresi gibi büyüyen bu tehditle yüzleşme cesareti gösteremedi. Müslümanların değerlerine yönelik saldırılar fikir özgürlüğü denilerek görmezden geliniyor.

"AVRUPA DERS ÇIKARAMADI"

Bugün birçok Batı ülkesinde ırkçılık ve İslam düşmanlığı bizzat devlet tarafından himaye ediliyor. Neo-Nazi yapılar ordu ve emniyet içinde örgütleniyor, medya adeta halkla ilişkiler faaliyetlerini yürütüyor. Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanan soykırımdan gereken dersi çıkarmadığı anlaşılıyor.

Yakın dönemde yaşanan saldırıların şiddetin belli etnik veya dini grupla ilgisi olmadığını ortaya koyuyor. Bizim gibi hakikatleri haykıran siyasetçiler itibar suikastıyla düşmanlaştırılmaya çalışıldı. Son zamanlarda körüklenen Türk ve İslam düşmanlığının arkasında yatan sebeplerden biri de budur. Türkiye susarsa mesele çözülür sanıyorlar. Bizi düşmanlaştırınca hataları görünmeyecek sanıyorlar.

MACRON'A SERT SÖZLER: HADSİZ VE EDEPSİZ!

İç siyasette sıkışan, dış politikada çuvallayan Avrupalı liderler İslam'ı hedef göstererek kifayetsizliklerini örtmeye çalışıyor.Bu kervana katılan son isim Fransa Cumhurbaşkanı Macron. Macron'un, 'İslam krizde' açıklaması saygısızlıktan öte açık bir provokasyondur. Fransız Devlet Başkanı olarak İslam'ın yapılandırılmasından bahsetmesi ise hadsizlik ve edepsizliktir. Sen kimsin ki böyle bir ifadeyi ağzına alıyorsun?

Devlet başkanları kutsallarla ilgili söz söylerken kılı kırk yarmalı. Macron'un cahili olduğu meselelerde konuşurken çok daha dikkatli olması gerekiyor. Bunu kendisine defaatle gittim. Sömürge valisi gibi davranmak yerine sorumlu bir devlet adamı gibi davranmasını bekliyoruz. Türkiye olarak asimilasyona ne kadar karşıysak, entegrasyonu da o şiddetle savunuyoruz.

Batılı liderlerin ciddi maliyetleri olacak yanlış yollara sapmamalarını temenni ediyorum.