Kadın jinekolog olarak kadınlarımızın ruh, beden ve cinsel sağlığı, mutluluğu önemli. Kapitalist sistemin kadın işçileri sömürmesi ve yakılmasına sebebiyet verdiği 8 Mart dünya gündemine düşüyor ise ifade etmek isterim ki Batı pagan sisteminin küresel temsilcilerine ne inanıyor ne de güveniyorum.
Batıdan
doğuya dünya coğrafyasında sadece kadınlar değil kız ve erkek çocukları, yaşlılar,
hayvan ve bitkilerde zulüm görüyor.
Kadınları
düşünür gibi yapıp kadın emek ve cinsel sömürüsü, mobingler, çocuk tacizleri tam
gaz devam ediyor. Nanik yapar gibi bir de "kadınlar günü" deyip kırmızı gül dağıtılıyor.
İslam
beldeleri de dahil ne adalet ne de doğru
düzgün eğitim var. Cehalet her yanı sardı. Algılar tepetaklak oldu. Her
yer negatif enerji oldu, hekim olarak "kendi ruh dünyamı zenginleştirmekte, kalbimi
huzurlu mutlu kılmakta zorlanıyor isem acaba diğer bireyler nasıl yaşıyorlar?" diye endişeye kapılıyorum. Artan
negatif enerji, yanlış bilgilendirmeler, göz önündeki kötü örnekler şiddet,
huzursuzluk, kaos sebebi. Hayatımızda hiçbir şey tıbba uygun yaşanmaz iken
sağlıklı ve mutlu olmaktan söz edemeyiz.
Tek günlerle
(babalar günü, evlilik günü, doğu günü, anneler günü, yaşlılar günü, hayvanlar günü gibi) kadınlar günü diyerek avutulan insanlar
diğer günlerde yaşadıkları zulüm ve aşağılanmaları sineye çekiyorlar. Tepki
koymak, zulme çomak sokmak yerine
tüketimi arttırarak zulüm çarkını hızla çevirmeye devam ediyorlar.
Vicdanlı bilim insanları sosyal medya
hesaplarından duyurular yapıyor, videolar çekip insanları
uyarıyorlar. Lakin nefse, egoya ağır geliyor ve işitmek istemiyoruz. Kendimizi
kurtarıyor isek başkasından bize ne rahatlığı içerisinde umursuzca yaşayıp
gidiyoruz işte.
Kaliteli
insan yetiştirmek sona erdi. Yakında süper robotlar, kapasitesiz, düşündürülmeyen, hipnoz edilmiş gibi dolaşan, şuursuzca her yere saldıran insanlar
yerine sahaya sürülür ise neslimizi nasıl hayatta tutabileceğiz? Salgınlarla
boğuşan insanlar ne eğitimi ne ticareti, ne hukuku ne de kaosa sokulan cemiyet hayatını düşünüyorlar.
Gençler ebeveynin kazanımları ile hayatı götürüyorlar bakalım. Geleceğe dair yeterince tedbirli ve bilinçli hareket etmediğimizi düşünüyorum.
Acil durum
seferberliği yerine sadece eve kapanma, içe kapanma, maske ve hareketsizlikle içine düşürüldüğümüz acınası halden
kurtulacağımızı zannediyoruz.
Kendim için,
18
yaşını aşmış çocuklarım için çözümler
üretebilirken 9 yaşında oğlum için anne olarak ailesi olarak yetmiyoruz. Onu ruh
sağlığı yerinde ve donanımlı bir birey olarak yetiştirmeye çözüm bulamıyoruz.
Online
olarak devamlı sandalye
üzerinde bir çocuk görmek beni strese sokuyor ve fırlatıp atmak istiyorum
bilgisayarı.
8 Mart’ da
kadınlarımız, annelerimiz
nasıl daha aktif projeler üretebilirler, inançları için, evlatları için gelecek
için neler yapabilirler bunu konuşmalı; kadın erkek nerede hata yapıyoruz diye
düşünerek kendimizi
özeleştireye tabi tutmalı, nefs dediğimiz
egomuzu kırmalı ve ümitsizliğe kapılmadan gayret etmeliyiz.
Sosyal medya
üzerinden haberleşip çocuklarımız için küçük küçük eğitim grupları
oluşturabiliriz.
Kitap okumuyoruz,
ne okuyacağımızı bilmiyoruz. Zaman yetmiyor. Aslında sağlıkçılar ve üretim
firmaları dışında zamanın artmış olması gerekir. Çocuklar ve gençler için ömür
çok sıkıcı ve bereketsiz geçiyor bence. Ne öğreniyorlar, nasıl beceri
geliştirecekler, gelecekte nasıl geçinip ne tür hizmetler verecekler? Nasıl
yaşayacaklar vs.
İletişim
kopuklukları gelecek neslimizi tehlikeye sokuyor. Ölüm korkusu ile adeta saklambaç oynuyoruz. Hekim olduğum için
kaçma ve saklanma lüksüm yok. O halde çözüm üretmek ve çocuklar ve gençler adına miras bırakabileceğim
eserler dışında elimden bir şey gelmiyor. Yetkin olmak yetmiyor aynı zamanda
yetki sahibi de olmak lazım geliyor.
Kaliteli
insan yetişmediği, hukuk kuralları suçluları koruyup kolladığı sürece insanlığı
sömürenler 8 Mart Komedisi ile bizlere nanik yapmaya, bizlerle dalga geçmeye devam
edecekler.
Zaman
daralıyor, elimizdeki imkanlar sınırlı, asla vazgeçecek de değiliz. Töre ve
inançlarımızı yaşayacak ve kıyamet kopana dek Hakk'ı haykıracak üretken ve çalışkan bir
nesil oluşturmakla mükellefiz. 3 kişi, 5
kişi …sayıdan ziyade ayağı sağlam yere basan, bilge insanların gayrete
devam etmesi lazım. Ediyorlar da. Lakin toplum bu insanlara sahip çıkıyor mu?
Sağlıcakla kalınız efendim.